Erdem ERİŞMİŞ ESOGU
  Genel Ekonomi
 
İstihdam Paketi komisyonda

EKONOMİ SERVİSİ

GAP’a para arayan hükümet kaynağı İşsizlik Sigortası Fonu’nda buldu. İstihdam Paketi’ne madde konuldu. Gerekçe, “GAP’ta istihdamı artırmak”

Çalışma Bakanı Faruk Çelik

 

Hükümetin hazırladığı İstihdam Paketi’nin komisyon görüşmeleri başladı. Paket, çalışma yaşamını düzenleyen birçok unsur içeriyor. Özel sektörde eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kaldırılıyor. Terör mağduru çalıştırma yükümlülüğü kamuya bırakılıyor.
SSK işveren priminden 5 puanlık indirim yapılıyor. İşsizin ‘işsizlik ödeneği’ yüzde 40 artırılıyor. İşsizlik Fonu’nu kaynak olarak kullanmayı öngören pakette, mevcut istihdama ilave olarak işe alınan kadınlar ile gençlerin SSK priminin 5 yıl boyunca fondan karşılanması, GAP’a İşsizlik Sigortası Fonu’na aktarılan devlet payı nemasından kaynak sağlanması öngörülüyor.
İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı’nın TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’ndaki görüşmelerinde bir sunum yapan Çalışma Bakanı Faruk Çelik, çalışma hayatındaki bütün aktörleri ilgilendiren istihdam paketinin, işsizliğin azaltılarak istihdamın artırılması ve bu noktada yaşanan sıkıntıların giderilmesi konusunda atılmış önemli bir adım olarak görülmesi gerektiğini söyledi.
çalışma Bakanı Çelik, tasarı hedeflerini şöyle açıkladı:
“İstihdamın üzerindeki idari ve mali yüklerin azaltılması, özürlüler ile gençler ve kadınların istihdamının teşvik edilmesi, işverenlerin ihtiyaç duyduğu kalifiye işgücünün yetiştirilmesi, ekonomik ve bölgesel kalkınmaya yönelik yatırım projelerine kaynak sağlayarak istihdam imkânlarının arttırılması, kayıt dışı istihdamın azaltılması.”

İşsizlik küresel sorun
2008 Ocak ayı verilerine göre Türkiye’de toplam işsiz sayısının 2 milyon 567 bin, işsizlik oranının da yüzde 11.3 olduğunu belirten Çelik, şöyle dedi:
“Uluslararası Çalışma Örgütü’nün ‘Küresel İstihdam Eğilimleri’ raporuna göre, işsizlik küresel düzeyde bir sorundur. Dünya genelinde 190 milyon kişi işsiz. Düzenli çalışmayanlarla birlikte 500 milyonu buluyor. Türkiye’de TÜİK’in istatistiklerine göre, 2002-2007 yılları arasında istihdam edilenlerin sayısında 1 milyon 200 binlik bir artış oldu. 2008 Ocak ayı verilerine göre de, Türkiye’de toplam işsiz sayısının 2 milyon 567 bin.
İşsizlik oranının yüzde 11.3. İşsizlik daha çok kentlerde ve gençler arasında yaygın. 2007 itibarıyla 15-24 yaş arasında görülen işsizlik oranı yüzde 19.6, kadınlarda işgücüne katılma oranının ise yine 2007 yılı itibarıyla yüzde 24.8. İstihdam paketi çalışma hayatının bütün aktörlerini ilgilendiriyor. İşsizliğin azaltılması konusunda önemli bir adım.”

 

TUZLA MADDESİNDE GERİ ADIM
Komisyonda, Tuzla tershanelerindeki kazalar üzerine getirilen “mesleki eğitim görmemiş eleman çalıştırılması durumunda bin YTL ceza verilmesini” öngören hüküm değiştirildi. Ceza 500 YTL’ye indirildi. Tasarıda şu unsurlar yer alıyor:
-  Mevcut istihdama ek olarak işe alınan 18-29 yaş arası gençler ile kadınların  SSK primi 5 yıl, kademeli olarak İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanacak.
-  GAP’a İşsizlik Sigortası Fonu’na aktarılan devlet payı nemasından 2008-2012 yılları arasında kaynak sağlanacak.
-  Özel sektörde 50 veya daha fazla işçi çalıştıran işverenlerin eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğü kaldırılacak. Terör mağduru çalıştırma yükümlülüğü kamuya bırakılacak. Özürlülere ait SSK işveren prim tutarı Hazinece ödenecek.
-  Spor tesisi kurma zorunluluğu kaldırılacak.
-  Kreş, emzirme odası yükümlülüğünde hizmet alımı yapılabilecek.
-  İşyeri sağlık ve güvenlik birimi, işyeri hekimi çalıştırma yükümlülükleri hizmet alımı ile karşılanabilecek. Birden fazla işyeri ortak birim kurabilecek.
-  SSK işveren priminden 5 puanlık indirim yapılacak.
-  İşsizlik Sigortası Fonu’ndan sigortalı işsizlere ödenen işsizlik ödeneği yüzde 40 artırılacak. Yararlanabilme başvuruları elektronik ortamda gönderilebilecek.
-  İşveren ve alt işveren arasındaki sözleşme yazılı yapılacak, böylece muvazaalı durumların önüne geçilecek.
-  Ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılacak işçiler için mesleki eğitim şartı getirilecek.
-  Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu’na tabi olanlar da Ücret Garanti Fonu ve Kısa Çalışma Ödeneği’nden yararlanabilecek.

 

Paket mi, fon boşaltma mı?
İstihdam Paketi’nin İşsizlik Sigortası Fonu’ndan kaynak aktarımını öngören unsurları tartışma yarattı. Sendikalar ve bazı meslek örgütlerinin de tepki gösterdikleri bu konu komisyonda da tartışma konusu oldu.
Daha önce de ek istihdam şartıyla prim ödemelerinin fonun faizinden karşılanması mesleki eğitime kaynak aktarılması gibi öneriler gelmişti. Hükümet bu önerileri benimsemedi. Ancak İstihdam Paketi’ne fondan kaynak aktarımını öngören maddeler koydu.
Komisyonda, GAP’a, işsizlik sigortası fonundan 8 milyar YTL kaynak aktarılmasına MHP?Milletvekili Osman karşı çıkan Durmuş, SSK fonlarının da zamanında böyle kullanıldığını belirterek, “Devlet başka yerden kesinti yapsın. Bu tam bir fiyasko” dedi.
CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köse de devletin zaten işsizlik sigortası fonuna vergi koyarak, fondaki yüzde 1’lik devlet katkısını geri aldığını, şimdi de fonu GAP yatırımlarına aktaracağını kaydederek, “Geçmişte SSK’yı talan eden anlayış şimdi yeniden hortlatılmak isteniyor” dedi.

Uras: Fonu ham hup yapmak istiyorlar
Milliyet yazarı Güngör Uras dünkü yazısında İşsizlik Fonu ile ilgili gelişmeleri değerlendirirken, “Bizde belli amaçla oluşturulan fonlarda para birikince, hemen bu paraları nasıl ‘ham hup’ yaparız arayışı başlar” demişti. Uras’ın değerlendirmesi özetle şöyle:
“Daha önce Konut Edindirme Fonu, Tasarruf Fonu gibi fonlardaki paralar nasıl ‘ham hup’ yapıldıysa, şimdi de sıra işçilerin işsizlik fonundaki paralara geldi. İşsiz kalan işçilere, belli bir süre ödeme yapmak için oluşturulan fonda biriken paraya nasıl el konulacağının hesabı yapılıyordu. Hükümet formülü buldu. Tasarı hazırlandı. Fondaki paraların ‘deve’ edilmesinin kapısı açılıyor.
Fonun bu zenginliği uzun süredir çok çevrenin iştahını kabartır oldu.  “Burada paralar boş yere duruyor. Bunlar teşvikli kredi olarak işadamlarına dağıtılsın. İşadamları yatırım yapınca iş imkânları artar. Bundan işçi de yararlanır ” deniliyordu.
Ardından devlet fondaki paraları kullanma arayışlarına girdi. İstihdam Paketi adı altındaki kanun tasarısıyla ise fondaki paraların kullanılmasının yolu açılmak isteniyor. (1) Fondan birçok alana para dağıtılmasına imkân yaratılıyor. (2) GAP için devletin yapacağı harcamalar için fondaki paraların harcanacağı belirtiyor.  Bu yaklaşım işçi için kurulan işsizlik fonundaki paraların paylaşılma ve harcanma yaklaşımıdır. Olan biten karşısında işçinin yapacağı hiçbir şey yoktur.”

 

Fon parasına düşük faiz mi uygulanıyor?
İşsiz kalanlara bir süre işsiz maaşı ödemek için kurulan ve Temmuz 2000’den bu yana prim tahsil eden İşsizlik Sigortası Fonu’da Mart 2008 itibariyle 32.8 milyar YTL bulunuyor. Bugüne kadar işsizlere 1.4 milyar YTL ödeme yapıldı. Fon parasının (yüzde 53’ü bono, yüzde 38.93’ü tahvil, yüzde 2.34’ü döviz cinsi tahvil olmak üzere) yüzde 94.3’ü Hazine kâğıtlarında. Yüzde 5.47’si mevduat, yüzde 0.26’sı da döviz tevdiat hesabında tutuluyor.
Fon, işçi ve işverenlerden gecikme zamları dahil toplam 10 milyar 980 milyon YTL prim tahsil etti.  Devlet katkısı olarak 3 milyar 656 milyon YTL oldu. 10.7 milyon idari para cezası, 4.8 milyon YTL iade girişi elde etti. 19 milyar 797 milyon YTL faiz geliri sağladı.

Düşük faizle tutuluyor
Fonu parasının piyasa şartlarında nemalandırılıp nemalandırılmadığı da tartışma konularından biri. Geçtiğimiz günlerde DSP İzmir Milletvekili Harun Öztürk, konuyu gündeme getirerek, “Hazine, piyasaya 8.88 faiz öderken, fona 6.95 faiz ödüyor” dedi.
İş ve İşçi Bulma Kurumu eski Genel Müdürü olan Öztürk, Hazine’nin yıllardır fondan aldığı borca, piyasaya ödediği reel faizin altında faiz ödediğini dile getirerek, “Hazine, 2008 yılı ocak ayı itibariyle, piyasaya reel faiz olarak 8.88 oranında faiz öderken, işsizlik sigortası fonuna 6.95 oranında faiz ödüyor. 2003’ten bu yana bu oran, 2-3 puan aşağı çekilerek devam ediyor” dedi.
‘Oda seçimlerine hükümet müdahalesi kaos yaratacak’

EKONOMİ SERVİSİ

Muhasebe odalarının işleyişini düzenleyen yasanın AKP’lilerin önergesiyle değiştirilmesi ve nispi temsil sistemi getirilmesi üzerine başlayan tartışma sürüyor. Yasa değişikliği, “AKP’nin meslek örgütlerinin yönetimine sızma girişimi” diye değerlendirildi

Yahya Arıkan

 

Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği’nin (TÜRMOB) işleyişini ve mesleğin standartlarını yeniden düzenleyen yasanın, ilgili odalarda seçimler başlamadan hemen önce Meclis’ten geçmesi tepki yarattı. Söz konusu yasa, ilgili meslek örgütüne ‘nispi temsil sistemi’ni getiriyor. Genel kurulda başarılı olamayan grupların da aldıkları oy oranında yönetimde temsilini öngören bu sistem, “AKP’nin meslek örgütlerinin yönetimine sızma girişimi” olarak değerlendiriliyor ve eleştiriliyor.
İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı ve TÜRMOB Başkan Yardımcısı Yahya Arıkan, yasanın yürürlüğe girmesinin odalar ve TÜRMOB seçimlerinde kaosa yol açacağını belirtti. Genel kurulu bu hafta sonu yapılacak odalarda seçimlerin eski yasaya göre olacağını anlatan Arıkan, “Aralarında İstanbul’un da bulunduğu 25 odada ise seçimler gelecek hafta. Bu odalarda seçimler yeni yasaya göre yapılacak. Bu da TÜRMOB seçimlerinde ve temsilde büyük karışıklık yaratacak” dedi.

‘Geriye işlettiler’
Yasada ayrıca, 4 Nisan 2008’den sonra genel kurul yapan odalara bu yasanın yürürlüğe girmesinden sonraki iki ay içinden yeniden genel kurul yapması zorunluluğu da getirildiğini vurgulayan Arıkan, bunun, yasaların geriye dönük işletilemeyeceği yönündeki temel hukuk kuralına aykırı olduğunu söyledi. Arıkan, “Yasayı geriye doğru işletip, 4 Nisan 2008’den sonra genel kurul yapanlar bir daha seçime gidecek denildi. Bu resmen meslek odalarına müdahaledir” dedi.
Yasanın seçimle ilgili maddelerinin gelecek seçim dönemine ertelenmesini isteyen Arıkan, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda muhalefetle uzlaşılan maddelerin Meclis Genel Kurulu’nda değiştirildiğini vurgulayarak, “Bu siyasi ahlaka aykırı bir uygulama” dedi.
Komisyon görüşmeleri sırasında nispi temsil sistemine ilişkin düzenleme tasarıdan çıkarılmış ancak Meclis Genel Kurulu’ndaki görüşmeler sırasında AKP’lilerin verdiği önergeyle yine eklenmiş, bu da tartışmalara yol açmıştı.

 

‘Geçen seçimde Meslekte Birlik sandıktan çıkamadı’
Türkiye’de sayıları 75 bini bulan serbest muhasebeci ve mali müşavirler, bugünden itibaren sandık başına gidecek. Haziran sonuna kadar TÜRMOB’a bağlı 78 odada yeni yönetimler seçilecek. Bu odaların en büyüğü olan 25 bin üyeli İSMMMO’da da yarış Yahya Arıkan ile Meslekte Birlik Grubu’nun adayı Abdülaziz Ural arasında olacak.
İki yıl önce yapılan seçimlerde Arıkan’ın listesi yaklaşık 7 bin, Ural’ın listesi ise 2 bin 250 oy almıştı. Arıkan, “Meslekte Birlik Grubu hükümet destekli. Geçen seçimlerde de müdahale edilmek istendi. Ancak biz genel kurula katılanların yüzde 74’ünün oyunu aldık. Bu seçimlerde bu başarının daha da üstüne çıkacağımıza inanıyorum” dedi.
Proton üretime gelebilir

KUALALUMPUR AA

 

Japon, Güney Kore ve Çin otomobillerinin ardından, Malezya’nın otomotiv firması Proton da Türkiye’deki otomotiv sektörüyle yakından ilgileniyor.
Türk otomotiv sektörünün 2007 yılında 1 milyon 130 bin adetlik üretim rakamına ulaşması, 2012 yılında 2 milyon adet üretimi hedeflemesi, dev otomotiv firmalarının ilgisini artırdı. Bu cazip imkanlar nedeniyle, otomotivciler pazarı daha yakından takip etmeye başladı.
Uzak Doğulu otomotivciler, Türkiye’yi, ekonomik anlamda büyük bir pazar, coğrafi açıdan da Asya ile Avrupa arasında köprü durumunda bulunan stratejik bir ülke olarak görüyorlar. Büyük üreticiler sınıfında dünyanın en genç otomotiv üreticisi olan Proton’un temelleri 1982 yılında, Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed tarafından atılmıştı.
Kurulduğu günden bu yana 50’den fazla ülkeye ihracat gerçekleştiren proton, şu anda başta, İngiltere ve Avustralya olmak üzere 20’den fazlaya ülkeye ihracat yapıyor. Asya menşeli otomobillerin Türkiye’ye ithalat sorunu çözülmesinin ardından, Hintli Mahindra ve İranlı Samand’ın ardından ucuz oto diye bilinen Çinli Chery de Türkiye’ye gelmişti.

 

 
Stanley Fischer: Kriz AB’yi vurursa Türkiye’yi de etkiler

NEDİM ŞENER İsrail

 

Halen İsrail Merkez Bankası Başkanlığı’nı yürüten eski Uluslararası Para Fonu (IMF) Birinci Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, Türkiye ekonomisinin iyi durumda bulunduğunu, faiz dışı vermede uygulanan mali disiplinin etkili olduğunu belirtirken, reformların tamamlanmasının olumlu sonuçları olacağını söyledi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı’nda konuşan Fischer, Türkiye’nin ABD’nin başı çektiği küresel durgunluk dalgasının etkisini ise Avrupa’dan sonra hissedeceğini ifade etti.
Küresel durgunluğun tüm ülkeleri etkilediğini belirten Fischer şöyle konuştu:
“ABD ekonomisi için durgunluktan söz edilebilir. Her geçen gün kötüye gidiyor. Asya da bundan etkilenecektir. Küresel anlamda bir yavaşlama olabilir. Türkiye’ye gelecek olursak, Avrupa’daki resim netleşmeden tam olarak anlamak mümkün değil. ABD’den etkilenirsiniz, ama 2009 gelindiğinde de ciddi bir büyüme sağlayamayacağınız anlamına da gelmez. Türkiye’nin durumu daha çok Avrupa’da ne olacağıyla ilgili. Son iki haftada Avrupa’daki büyüme hızla düştü. Bundan Türkiye de olumsuz etkilenecektir.”
İşsizliğe çare bulunamıyor enflasyon gidişatı ürkütüyor

EKONOMİ SERVİSİ

‘Felaket tellalığı yapmak istemiyorum’ diyen Arzuhan Doğan Yalçındağ istihdam ve enflasyon verilerinin ‘son derece kaygı verici’ olduğunu söyledi

 

Arzuhan Doğan Yalçındağ

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, “Maalesef kaygıyla izliyoruz, iç pazarda daralma var, işsizliğe çare bulunamıyor, enflasyondaki bu gidişat bizi ürkütüyor, büyüme daralıyor” dedi.
“AB Üyeliği Yönünde Türkiye Tanıtımı: TÜSİAD Örneği” başlıklı raporun tanıtıldığı toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan TÜSİAD Başkanı gerek son enflasyon rakamları gerekse istihdamla ilgili göstergelerin “son derece kaygı verici” olduğunu söyledi.

‘İç pazar daralıyor’


2001-2006’da çok başarılı ekonomik performans sergilendiğini ancak 2007’de göstergelerin bozulmaya başladığını kaydeden Arzuhan Doğan Yalçındağ sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu yıla girerken dünya ekonomisinde de bir dalgalanma yaşandı. Onun için yılın başında dedik ki ‘2008 zorlu bir yıl olacak. Ekonomiyi mutlaka gündemin birinci maddesi yapmalıyız.’ Tabii Türkiye birkaç gündemi paralelinde yönetebilecek bir ülke ama eğer burada çok başarılı olamıyorsak o zaman önceliklerimizi belirlemeliyiz.”
Arzuhan Doğan Yalçındağ konuşmasında şöyle dedi:
“2008 yılında ekonomi beklenti yönetimini de büyük bir maharetle yapmalıyız ki 2009’u da içine alan yüksek büyüme hızlarını yeniden yakalayalım. Maalesef bugün itibariyle kaygıyla izliyoruz, iç pazarda daralma var, işsizliğe çare bulunamıyor, arttı, 90 bin işsizlik arttı. Enflasyondaki bu gidişat bizi ürkütüyor, büyüme daralıyor, enflasyona daha dikkatlice eğilmemiz lazım.
Ben bir karamsar tablo çizerek felaket tellallığı yapmak istemiyorum ama bu sene yüzde 5 büyüme, yüzde 4 enflasyon oranı tutturmaya gayret edeceğimiz zor hedefler...”

‘Merkez Bankası’nın bağımsızlığı önemli’

Somut beklentilerinin ne olduğu sorusu üzerine  Arzuhan Doğan Yalçındağ, öncelikle enflasyon için Merkez Bankası’nın (MB) bağımsızlığının önemli olduğunu, sadece MB’nin değil tüm bağımsız kurumların itibarının büyük önem taşıdığını vurguladı.
Psikoloji yönetiminin de önemli olduğuna işaret eden TÜSİAD?Başkanı, “Biz ekonomiye sahibiz, yapıyoruz, evet acil eylem planı açıklıyoruz, doğru ama önemli olan somut tarihlerin olmasıdır. Uzun süredir beklenen yapısal reformların bir an önce bitmesi lazım. Bunlar ay  meselesidir” diye konuştu.
Yeni Türk Ticaret Kanunu’nun hemen çıkarılabileceğini, vergi reformunun kısa süre içinde gerçekleştirilebileceğini söyleyen  TÜSİAD Başkanı, kayıtdışı ekonomide somut bir program ortaya konulması gerektiğini söyledi. Arzuhan Doğan Yalçındağ enerjideki özelleştirmelerin aciliyetine ve istihdam için yeni bir sanayi stratejisinin gerekliliğine de dikkat çekti
Emlak sektöründe eğitim hamlesi

YAVUZ KARAMAN

Tüm Emlak Müşavirleri Federasyonu ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın ortaklaşa düzenlediği ve Emlak.milliyet.com.tr’nin desteklediği Emlak Akademisi, binlerce emlak danışmanına eğitim verecek

Tüm Emlak Müşavirleri Federasyonu (TEMFED), Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü ve Mesleki ve Teknik Açıköğretim Okulu’nun ortaklaşa düzenlediği Emlak Akademisi Uzaktan Eğitim Programı başladı. Binlerce emlak danışmanına internet üzerinden eğitim verilmesi planlanan programın ilki Muğla ve ilçelerinde yapılırken, uygulamanın kısa sürede tüm Türkiye’ye yayılması hedefleniyor.
‘Emlak Danışmanlığı’ ile ‘Konut Finansmanı Tanıtım ve Pazarlama Danışmanlığı’ (Mortgage Broker’lığı) olmak üzere iki başlıkta verilen eğitimler http://www.emlakakademisi.org adresinden takip edilebiliyor. Eğitimler ayrıca kitap ve CD’lerle destekleniyor. Belli yerlerde yapılan eğitimlere zaman ayıramayanlar uzaktan eğitim sayesinde eğitim açıklarını kapatabiliyor.

6 haftada 120 saat eğitim


Programda, 6 haftada 120 saat eğitim alan kursiyerler her iki ayda bir Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü ve TEMFED işbirliğiyle düzenlenen sınavlara katılma hakkı kazanıyor.
Sınavlar İstanbul, İzmir, Ankara, Adana, Antalya ve Denizli gibi merkezler başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde talepler doğrultusunda yapılıyor. Sınavda başarılı olanlara ise Milli Eğitim Bakanlığı’nca onaylı sertifika veriliyor. Eğitimlere dışardan katılacaklarda en az lise mezunu olma zorunluluğu aranıyor. Programın en önemli özelliği ise Türkiye’de ilk defa bir meslek dalına uygulanması.

Programı Türkiye genelinde uygulayacağız

Emlak Akademisi Uzaktan Eğitim Programı ile büyük beklentilerinin olduğunu ifade eden TEMFED Başkanı Ali Taylan, federasyon olarak yaklaşık bir yıl önce Milli Eğitim Bakanlığı’yla yaptıkları çalışma çerçevesinde Türkiye’de ilk defa bir meslek dalında uzaktan eğitim programını başlattıklarını açıkladı. Taylan, programda 6 ders başlığı altında ‘Emlak Danışmanlığı’ ve 4 başlık altında da Mortgage Broker’lığı derslerinin verileceğini belirterek, şunları söyledi:
“Çok başarılı olacağını düşündüğümüz bu programların ilkini Muğla ve ilçelerinde başlattık. Yaklaşık 100 kişi eğitim alıyor ve 15 Mart’ta ilk sınavı düzenleyeceğiz. Çok yoğun bir talep alıyoruz ve Muğla ilçelerinin ardından Türkiye’nin genelinde bu programı uygulayacağız. Eğitimlere dışardan katılacaklarda en az lise mezunu olma zorunluluğu arıyoruz.”
Emlak Akademisi Uzaktan Eğitim Programı’yla binlerce emlak danışmanına ve bu mesleğe yeni girmek isteyenlere ulaşacaklarını vurgulayan TEMFED Başkanı, “Programın müfredatları, konusunda uzman eğitimciler tarafından hazırlandı. Derslerin yanı sıra internet üzerinden deneme sınavları da yapacağız. Ayrıca, eğitim ücretleri şu andaki mevcut uygulamaların yaklaşık 3’te 1’ine denk geliyor” diye konuştu.

Emlak.milliyet.com.tr büyük destek veriyor

Emlak Akademisi Uzaktan Eğitim Programı’nın internet altyapısı Emlak.milliyet.com.tr tarafından karşılanıyor.
Emlak.milliyet.com.tr Satış Direktörü Ebru Kökten, daha önce TEMFED’le yaptıkları anlaşmalarla sektörün gelişimine katkı sunduklarını hatırlatarak, sağladıkları bu alt yapıyla emlak sektöründeki eğitim sorununun giderilmesinde önemli bir rol üstlendiklerini söyledi.
Kökten, Emlak.milliyet.com.tr’ye üye olan her emlakçıya ücretsiz olarak bu eğitimden faydalanma fırsatı vereceklerini belirterek, “Bu şekilde üye emlakçılarımızın daha eğitimli hale gelmelerini ve site ziyaretçilerimize daha iyi hizmet sunmalarını amaçlıyoruz” dedi.
Çiftçiye yeni tarla ve üç inek daha aldırıyor

Kadife Şahin

Denizbank, çiftçinin daha büyük ölçekli üretim yapabilmesi için bu yıl 1 milyar euro’luk kaynak ayırdı

Denizbank Finansal Hizmetler CEO’su Hakan Ateş

Dexia’nın bankayı satın almasından sonra sektörde belli alanlara daha fazla ağırlık veren Denizbank, bu yıl tarıma 1 milyar euro’luk kaynak ayırdı.
Denizbank Finansal Hizmetler CEO’su Hakan Ateş, tarım başta olmak üzere denizcilik, sağlık, eğitim, enerji ve altyapı yatırımlarına kredi kullandıracaklarını söyledi.
TMSF’den Tarişbank’ı satın almanın bankaya kooperatif ve birlikler aracılığıyla çiftçiye daha kolay ulaşma olanağı sağladığını söyleyen Ateş, beş ineği olan çiftçiye beş inek daha, tarlası olana da yanındaki araziyi alma kampanyası sunduklarını söyledi.

‘Tarıma inanıyoruz’

“Gün geçmiyor ki beni bir çiftçi aramasın” diyen Hakan Ateş, Sinop, Diyarbakır, Adıyaman ve Urfa’da öncelikle tarım kesimine hizmet veren şubeler açtıklarını söyledi.
Ateş, bankanın tarım kesimine yaklaşımını şöyle anlattı:
“Bu yıl tarıma 1 milyar euro’nun üzerinde bir kaynak kullandıracağız. Tabii riskimiz bunun üzerinde olacak. Bu, Türk tarımı için çok önemli bir rakamdır. Her yıl büyüyerek gideceğiz. 140 bin çiftçi müşterimiz oldu. 104 tane kredi çeşidimiz var, toprak üstü ve altı üretim için.
Ege Üniversitesi’yle işbirliği içinde çalışıyoruz. 100 ziraat mühendisiyle çalışıyoruz. Her ürünü ayrı ayrı finanse ediyoruz ama bunun yanı sıra çiftçiye diyoruz ki ‘Tarlanı al.’ Tarlasının yanında yer var ama parası yok. Tarlasının yanındaki yer boş duruyor, kredi veriyoruz, gidiyor o boş yeri alıyor. Çiftçi üretimiyle zaten kredisini geri ödüyor.
Bunun dışında hayvancılıkta da üç ineği olana üç inek, beş ineği olana da beş inek kredisi veriyoruz. Her şey ölçekle ilgili, bir dam altında bir inek başka, 10 inek başka. Çok inanarak ve severek yapıyoruz.
Türkiye’deki en iyi istatistik tarım alanında. Tariş bizim için çok iyi bir kaynak. 120 bin üyesi var. Tariş dışında Marmara Birlik, Trakya Birlik’le bire bir irtibatımız var.”

‘Çiftçi, borcuna hep sadıktır’

Borcuna en sadık müşteri kesiminin çiftçiler olduğunu vurgulayan Hakan Ateş, bankaların neden şimdi Anadolu’ya yöneldiklerini de şöyle açıkladı: “Borcuna en sadık kesim çiftçiler. Çiftçi vatandaş, Anadolu’nun bağrındaki insan, o kadar samimi, o kadar dürüst ki siz onu istismar etmeyin, ona bir adım gidin, o size on adım gelir.
Ayrıca büyük şehirlerde rekabet çok arttı. Şehirlerde tüketici ve konut kredisi ver, mevduat topla... Bunlar güzel. Ama Anadolu’da da bir hayat var. Alışveriş merkezleri, İstanbul’da yapıldığı gibi Anadolu’da da yapılıyor. Dolayısıyla Türkiye’de topyekûn bir hareket var, bunu kabul etmek lazım. Bu da finansman gerektiriyor.
Anadolu’da yerinde olmamız, işi görmemiz lazım. Bu nedenle Anadolu’nun önemi ve etkinliği artmaya başladı. İstanbul ekonominin yüzde 45’ini oluşturuyor ama Anadolu’yu da asla ihmal etmemeliyiz.”
Portekizliler, Türkiye’nin ‘ayağına’ geldi

SERKAN ARMAN

 

Portekiz’in yıllık 500 bin çift kapasiteli en büyük ayakkabı üreticilerinden Fly London, Türkiye’nin önde gelen ayakkabı üreticisi Dema’yla ortaklığa gidiyor. Öncelikle Dema’nın mağaza zincirine ortak olacak olan Portekizliler, 2009’dan itibaren üretimlerinin büyük bir kısmını da Türkiye’ye kaydıracak.
Yıllık 1 milyon çift üretim kapasitesine sahip olan ve Camel Active markasının üretimini de yapan Dema’nın Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Yeşil, “Türkiye genelinde 32 mağazamız var. Büyümek istiyoruz. Bunun için iki ayda bir mağaza açmayı düşünüyorduk. Ama bu rakam az. Rakamı ayda bir mağazaya düşürmek için yabancı bir ortağa ihtiyaç duyduk. O yüzden Avrupa’nın önemli ayakkabı üreticisi Fly London’la anlaştık” dedi.

Tamamını da alabilir

Ortaklıkla birlikte Türkiye’nin her iline en az bir mağaza açmak istediklerini söyleyen Yeşil, mağazaların isminin ‘Dema’ olarak kalacağını söyledi. Yeşil, “Bir mağaza 300 - 500 bin dolar yatırım istiyor. Bir o kadar da mal yatırımı olur. O yüzden 50 mağaza açarsak 30 - 40 milyon dolarlık bir ortak yatırım gerekiyor. Şu anda ortaklık payı netleşmedi. Yüzde 50 - 50 gözüküyor ama tamamını da alabilirler” dedi. Türk - Portekiz ortaklığında ilk mağazaların Cevahir ve İstinyepark alışveriş merkezlerinde açılması planlanıyor.
İhsan Yeşil, Fly London ürünlerinin üretimine ise 2009 yılında başlanabileceğini belirterek, “Ben imalat hakkı olmayan hiçbir markayı Türkiye’ye taşımıyorum. 9 markanın distribütörlüğünü yapıyoruz. Camel Active ile ortaklığımızda üretime komik rakamlarla başladık ama şimdi markanın yüzde 65’ini biz üretiyoruz. Fly London’la da böyle başlıyoruz ama üretimi giderek artıracağız” dedi.
Fly London yöneticisi Amilcar Monteiro ise, Türkiye üzerinden markalarını doğu pazarlarına açmak istediklerini söyledi. Monteiro, “Ortaklığı çok ciddiye alıyoruz. Grubumuz 24 yıl önce üretime başladı. 14 yıl önce de Fly London ortaya çıktı. Portekiz’deki üretimi bitirmek istemiyoruz ama Türkiye’de çok iyi bir ortak bulduk” dedi.
TİSK: Genel grev yapılamaz

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), yarınki iş bırakma eyleminin genel grev olması nedeniyle kabul edilemeyeceğini belirterek hükümete, Ekonomik ve Sosyal Konsey’i toplaması çağrısında bulundu. TİSK’ten yapılan yazılı açıklamada, Emek Platformu’nun aldığı eylem kararının genel grev niteliği taşıdığı ve kanunsuz olduğu öne savunularak şöyle denildi:
“Hükümetin yasa tasarısına yönelik bu eylemler, bu konuda taraf olmaması gereken ve müktesep hakları bugüne kadar korumuş işyerlerinin üretimini durdurma niteliği taşıyor. Ekonominin, milli servetin ve işyerlerinin zarar göreceği kanunsuz genel grev şartlarında TİSK’in suskun kalması beklenemez.”
TİSK’in açıklamasına tepki gösteren Türk-İş ise iki saatlik iş bırakma eyleminin, uyarı niteliğinde olduğunu ve “genel grev” olarak değerlendirilmesinin hukuki olmadığını bildirdi.
3 genç Türk, liderler listesinde

ANKARA ANKA

Dünya Ekonomik Forumu’nun her yıl geleneksel olarak belirlediği “Küresel Genç Liderler” listesinde bu yıl üç Türk ismi yer aldı.
Fiba Kapital Holding A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin, Ana Çocuk Eğitim Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ayla Göksel Göçer ve Kıraça Otomotiv Grubu Başkan Yardımcısı Ümit Kumcuoğlu, Dünya Ekonomik Forumu’nun genç yöneticileri teşvik etmek için oluşturduğu geleneksel yılın Küresel Genç Liderleri listesine Türkiye’den girdiler.
Açıklanan listede 40 yaşında ya da altında 245 önde gelen yönetici, kamu kurumu çalışanı ve siyaset, ekonomi, kültür dünyasına katkı veren kişi bulunuyor.

Mesleki başarılar
Dünya Ekonomik Forumu’ndan yapılan açıklamada, listenin her yıl mesleki başarılar, geleceğin dünyasının biçimlenmesine katkıda bulunan ya da topluma bu yönde taahhütlerde bulunan 200-300 genç liderden oluşturulduğu hatırlatıldı.

Çin bu yıl öne çıktı
Türkiye listenin Avrupa ülkeleri kategorisinde yer aldı. Listede İran’dan film yapımcısı ve fotoğrafçı Bahman Ghobadi, ABD’den oyuncu Leonardo di Caprio ve “Yarın İçin Çocuklar” vakfının yöneticisi Alman sporcu Steffi Graf da yer aldı. Listede Çin Halk Cumhuriyeti’nden ise 31 genç lider bulunuyor.
2008’in Genç Küresel Liderleri listesine iş aleminden girenlerin sayısı 121 oldu. Listede kamu yönetimi, akademik hayat, basın-yayın ve sivil toplum kuruluşlarından da genç liderler yer alıyor.

 
Petrol fiyatı 110 doları da aştı

6 gündür kesintisiz olarak yükselen petrol fiyatı New York Borsası’nda ilk kez 110 dolar sınırını aştı. Petrol fiyatının tırmanışında dolardaki değer kaybı ve ABD petrol stoklarındaki artış etkili oldu.
ABD tipi ham petrolün varil fiyatı günü 1.17 dolarlık artışla 109.92 dolardan kapatırken gün içinde 110.20 dolar seviyesini gördü. Londra Brent tipi petrolün varil fiyatı ise kapanışta 106.3 dolar oldu. Uzmanlar, dolar fiyatındaki düşüşün, dolar cinsinden işlem gören doların fiyatını diğer para birimleri karşılığında ucuzlattığını, bunun da talebi artırdığını kaydettiler.

 
En pahalı elektrik, gaz ve telefon Türkiye’de

ANKARA ANKA

Tüketici Hakları Derneği Başkanı Turhan Çakar, 15 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü kutlanırken, Türkiye’deki tüketicilerin dünyanın en pahalı elektrik, doğalgaz, telefon ve akaryakıtı kullandığını bildirdi.
Çakar, yazılı açıklamasında, “Dünyanın en yüksek dolaylı vergisinin ödendiği ülkelerden biri olan Türkiye’de, en haksız tüketici vergisini ödeyen tüketiciler, yüksek dolaylı vergiler nedeniyle en temel kamusal hizmetleri pahalı olmak zorunda bırakılmıştır” dedi.
Türkiye’deki tüketicilerin dünyanın en pahalı elektriğini, doğal gazını, telefonunu, akaryakıtını kullandığını kaydeden Çakar, yetersiz piyasa gözetim ve denetimi nedeniyle tüketicinin sağlıksız-güvensiz mallar almak durumunda bırakıldığını, bankaların haksız sözleşmeleri nedeniyle tüketicinin soyulduğunu ifade etti.

‘Tüketiciler bilinçlenmeli’
Başbakan Erdoğan da Tüketici Hakları Günü nedeniyle yayımladığı mesajda tüketicilerin korunması ve bilinçlenmesi için en etkin, en doğru yöntem ve yaklaşımları uygulamaya koymanın gayreti içerisinde olduklarını söyledi.
Erdoğan, çağımızda bireylerin yaptığı tüketimin en az üretim kadar bilinçli ve doğru olmasının, ülkelerin kalkınmasında ve gelişmesinde en önemli etkenlerden biri olduğunu belirtti. Sanayi  Bakanı Zafer Çağlayan, yayınladığı mesajda, tüketicilerden haklarını aramalarını istedi. Uluslararası Tüketiciler Örgütü’nün bu yılın temasını ‘Abur Cubur Gençliği’ olarak belirlediğini ifade eden Çağlayan, tüketicilere  dikkatli kullanmaları çağrısında bulundu.
Savunma harcamaları 13.4 milyar dolar oldu

BRÜKSEL AA

Türkiye, NATO’da ABD’den sonra ikinci büyük orduya sahip olmakla birlikte savunma harcamaları açısından 8. sırada yer alıyor. 2-4 Nisan tarihlerinde Bükreş’te yapılacak NATO zirvesi öncesi teşkilat tarafından yayınlanan son verilere göre, Türkiye’nin 2007 yılında savunma için 13 milyar 446 milyon dolar harcadığı tahmin ediliyor.
2007 yılı itibariyle ABD’nin askeri personeli, 1 milyon 346 bin, Türkiye’nin ise 496 bin olarak tahmin edildi. Türkiye’yi Fransa, İtalya, Almanya ve İngiltere izliyor. Bu arada, NATO verileri, TSK’nın askeri personelinin, 1980’li yılların ortasından bu yana azaldığını gösteriyor. 1985 yılında 814 bin olan askeri personel sayısı, 1995 yılında 805 bine, 2004 yılında 502 bine, 2006 yılında ise 499 bine geriledi.
1985’te yüzde 4.7 olan TSK’nin askeri ve sivil personelinin toplam işgücüne oranı, 2007 yılı itibariyle yüzde 2.2’ye kadar indi. Bu düşüşe karşın Türkiye, silahlı kuvvetlerinin personelinin işgücüne oranı açısından Yunanistan’ın dışındaki tüm NATO ülkelerini geride bırakıyor. Bu oran, Yunanistan’da yüzde 3.4, Fransa ve Bulgaristan’da ise yüzde 1.6 oldu.
Kişi başına savunma harcamalarına göre Türkiye, 102 dolar ile 20. sırada yer alıyor. 2007 tahminlerine göre, en yüksek kişi başına savunma harcaması bin 460 dolar ile ABD’de görülüyor. ABD’yi Norveç ve İngiltere izliyor.
Türk Telekom’un yüzde 15’i halka açılacak

EKONOMİ SERVİSİ

Türk Telekom (TT), ek satış hakkıyla birlikte 603 milyon YTL’lik hissesinin halka arzı için Sermaye Piyasası Kurulu’na (SPK) başvurdu. SPK Haftalık Bülteni’nde yer alan başvuruya göre, Türk Telekomünikasyon A.Ş’nin 3.5 milyar YTL nominal değerli sermayesinde, Hazine Müsteşarlığı’na ait paylardan 525 milyon YTL nominal payın ve 78 milyon 750 bin YTL nominal değerli ek satış hakkı ile birlikte toplam 603 milyon 750 bin YTL nominal değerli payın halka arz yoluyla özelleştirilmesi planlanıyor. Böylece, yüzde 55 hissesi blok olarak Oger Telecom’a satılan Türk Telekom’un yüzde 15 hissesi halka açılacak.
Bu arada piyasa koşularının uygun olması halinde TT’nin halka arzının mayısta gerçekleştirilmesi öngörülüyor.
IMF: Kriz kötüleşiyor, likidite önlemi alınmalı

PARİS AA

IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, küresel krizin tehlikeli bir hal aldığına dikkat çekti: Merkez bankaları likidite önlemi almalı, hükümetler yapısal reformları göz ardı etmemeli

Dominique Strauss-Kahn

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, küresel mali krizin tehlikeli bir hal aldığını ve kötüleştiğini söyledi.
Dominique Strauss-Kahn, Paris’de OECD’nin düzenlediği bir toplantıda yaptığı konuşmada, küresel piyasa krizinin daha tehlikeli bir hal aldığını belirterek, krizin, bir kaç hafta öncesine göre daha küresel hale geldiğini de ifade etti. Strauss-Kahn, piyasadaki krizinin yayılma riskinin yüksek olduğunu ve merkez bankalarının önümüzdeki haftalarda likiditeye yönelik adım atamamaları için bir neden olmadığına inandığını söyledi.
Kahn, yenin ve yuanın zayıf, euro’nun güçlü, doların ise ikisi arasında bir seviyede bulunduğunu  belirtti. Global bir sorunla karşı karşıya olunduğunu söyleyen Kahn, buna global yanıtlar gerektiğini vurguladı.

‘Reformları unutmayın’
Strauss-Kahn, hükümetlerin enflasyon ve resesyon sorunlarıyla karşı karşıya bulunmalarına karşın yapısal reformları göz ardı etmemelerini istedi.
Yapısal reform tartışmak için ‘garip bir zamanlama’ diye düşünenler olabileceğini kaydeden Strauss-Kahn, “Pek çok ülke için önemli ekonomik etkiye sahip olacak mali bir krizin ortasındayız, yani üzerine gitmemiz gereken daha acil sorunlar var gibi görünüyor. Ancak, gerçekte yapısal reformları konuşmak için de iyi bir dönem.
Çünkü Avrupa’nın krizden çıkınca hangi konumda olacağıyla ilgili, çünkü Avrupa modelinin başarısı için kamuoyu desteğinin harekete geçmesi yaşamsal önemde” dedi.

‘Öncelik mali piyasa’
Çalışma alanında yeni işler ve iş türleri için ortam yaratmaya odaklanılması, sosyal güvenlik ağlarının belli işlerden, iş olanağı oluşturma ve kariyer geliştirmeye yönelmesi gerektiğini belirten Dominique Strauss-Kahn şöyle dedi:
“Kriz algısı reformlar için desteği harekete geçirebilir. Şu anda Avrupa hükümetlerinin öncelikleri mali piyasa krizinden kaynaklanan ekonomik zararlardır. Enflasyon ve resesyonun her ikisinin de potansiyel sorun olduğu bir ekonomik ortamda bu zordur. Ancak bu tip ekonomik dönemlerde hükümetler ve yurttaşlar büyümeyi enflasyon riski olmadan artıracak reformlarla ilgilenmelidirler. Yani yapısal reformları üzerine düşünecek kadar kötü bir zaman da değil.”
F1’de ‘mayıs’ patlaması

EYLEM TÜRK

Formula 1’in Türkiye ayağının bu yıl ağustos ayından mayısın ikinci haftasına alınması yarışlara olan ilgiyi artırdı. Geçen yılki 50 binlik satış rakamının 75 bin bilete çıkması bekleniyor

 

İstanbul Park’ta 9-10-11 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek olan Formula 1 (F1) yarışları için hazırlıklar devam ediyor. Bu yıl F1’e olan ilgiyi artırmak için yarış tarihini öne aldıklarını söyleyen İstanbul Park Organizasyon A.Ş. Genel Müdürü Can Güçlü, bunun bilet satışlarını yüzde 50 artıracağını belirtti.
Geçen yıl yarışların ağustos ayında yapılmasının seyirci sayısını negatif etkilediğini belirten Güçlü, “Seçim faktörü bunda etkili oldu. Çünkü insanlar geç tatil yaptılar” dedi.
Bu durumu Formula 1 Yönetimi (FOA) Başkanı Bernie Ecclestone’a da ilettiklerini belirten Güçlü, “Bu nedenle yarışın mayıs ayında yapılmasına karar verdik. Barcelona yarışını biraz geri aldılar.  Barcelona ile Monako’nun arasına girdik. Çünkü Avrupa’dan daha fazla talep alacağımızı düşündük ve bunda da haklı çıktık. Şimdiden 20 bin bilet sattık” diye konuştu.

Üniversitelere kampanya
Yurtdışı satışlarının geçen yıllara göre arttığını belirten Güçlü, geçen yıl seçimler nedeniyle 50 bin civarında bilet sattıklarını, konuk sayısının bu yıl 75 binin üzerinde olmasını beklediklerini söyledi.
Yurtiçi satışları artırmak için üniversiteler için özel kampanya düzenleyeceklerini kaydeden Güçlü, “Sponsor desteğiyle üniversite öğrencilerine yönelik bir kampanyamız olacak. Öğrenciler için sadece indirim değil, bu sayede bazı ekstra imkânlar da sağlayabiliriz” dedi.
Bu yıl yarışlardan sağlanacak gelirin 50 milyon euro civarında olacağını kaydeden Güçlü, “Hesabımıza göre F1, bugüne kadar 200 milyon euro kazanç getirdi. Bu kaynak İstanbul’a önemli bir katma değer sağlıyor” dedi.
Dünyanın en büyük truzim dergilerinden biri olan Conde Nast Traveller’ın, İstanbul’u, Grand Prix düzenlenen 17 şehir arasından ‘gidilecek en iyi üçüncü şehir’ seçtiğini söyleyen Güçlü, “Bu bizim için önemli. Cazip bulunan ilk üç pist arasına girmek çok önemli” dedi.
Osmanlı’nın ilk toplu konut projesine lüks merkez

NEVİN DONAT / ŞAKİR AYDIN

Lüks merkeze dönüşen Akaretler Sıraevler dün açıldı. Başbakan Erdoğan, açılışta yaptığı konuşmada, ‘İstanbul’daki tarihi binalar otel olacak’ dedi

 

,Lüks alışveriş konseptinin yeni bir halkası İstanbul, Beşiktaş’ta dün açıldı. Akaretler yokuşunda yer alan ve Osmanlı devletinin ilk toplu konut projesi olan 135 yıl önce yapılan merkezin restorasyonuyla tamamlanan projede, ünlü otel zinciri W Hotel, rezidanslar, dünyaca ünlü markaların mağazaları ve restoranlar bulunuyor. Maliyeti 75 milyon doları bulan proje Akaretler Turizm Yatırımları A.Ş. tarafından yapıldı.
Açılışta konuşan Başbakan Erdoğan, tarihi eser yenileme çalışmalarında çıkarılan bürokratik engellerden yakındı. Erdoğan, “Bu eserleri almak, yenilemek yetmiyor. İçerde birileri adeta bariyer kuruyor. ‘Hayır yapamazsın, yapacaksan da benden geçeceksin’, ‘Senden nasıl geçeceğim, onun yolunu söyle’ dediğin zaman işte orada ahlaki olmayan durumlarla karşı karşıya kalıyorsunuz” dedi.

Ucube Sulukule!
İstanbul’daki tarihi binaları otele çevirmek için bir karar aldıklarını da belirten Erdoğan, Sulukule’yi de ucubeye benzetti. Erdoğan, “Sulukule Projesi var. Bunun hakkında garip garip şeyler konuşuluyor. Onu konuşanlar Allahualem daha Sulukule’yi gidip, görmüş değildir” diye konuştu.
Akaretler Turizm’in Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Bilgili, “Projede bölgenin tarihini koruyarak yeni bir kültürel doku yaratacak şekilde şehre kazandırdık. Burası İstanbul’un uluslararası bir marka ve çekim merkezi haline gelmesine katkı sağlayacak” dedi.
Bilgili, Beşiktaş bölgesinin ve İstanbul’un mimari ve kültürel çehresini değiştiren bir çalışmayı tamamlamaktan mutluluk duyduklarını vurguladı. İstanbul Belediyesi ve Vakıflar Genel Müdürlüğünün yaptığı büyük katkı için teşekkür eden Bilgili şöyle konuştu:
“Osmanlı döneminin ünlü Saray Ressamı Zonaro, Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım da burada oturmuş. Atatürk’ün kendisi de bir süre kalmış, Kurtuluş Savaşı’nın planlarını hazırlamış. Bu kadar değerli.”

 

10 yeni marka geldi
Caroline Koç’un markası Haremlique’in ilk mağazası
Akaretler Sıraevler’de, farklı büyüklükte 56 rezidans, toplam 11 bin metrekarede 34 mağaza, 6 kafe-restoran bulunuyor. Ünlü otel zinciri W Hotel de 1 Nisan’da faaliyete geçecek.
Cornelliani, Jimmy Choo, Bottega Venetta, Paul Smith, Marc by Marc Jacobs, Etro, Fred Perry, Haaz, Nux, Mandarina Duck, 1930 Antika, Tumi, Piaget, Chronos, Damas, Stork gibi markalar mağaza açmış durumda.

Vertu da var
Pahalı telefon markası Vertu,  Sevan Bıçakcı, Carolin Koç’un markası Haremlique, Marc Jacobs, Sergio Rossi, Alberta Feretti, Marni, Lanvin, D-Squared ve Berlutti’de Akaretler Sıraevler’de yer alan markalar arasında.

 

Bölgede yürüyüş yasağı uygulandı!
Akaretler Sıraevler projesinin açılışı için, dün etkinlik merkezine yakın yollar araç ve yaya trafiğine kapatıldı. Bu yasaktan bölgede yaşayanlar da olumsuz etkilendi. Çünkü görevliler yürüyerek evine gitmek isteyenlere de engel oldu. Akaretler Sıraevler‘de 3 sokak girişine kapatılması nedeniyle vatandaşlar yürüyerek dahi evlerine gidemedi. Bunun üzerine bazı vatandaşlar, polisle tartıştı. Bu arada basın mensupları da sadece bir sokak girişinden etkinlik merkezine alındı.

 

Özhan Canaydın da açılışa katıldı
Akaretler Sıraevler’in açılışına siyaset ve iş dünyasından yoğun katılım oldu. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra, KKTC Başbakanı Ferdi Sabit Soyer, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Özak, Vakıflar Genel Müdürü Yusuf Beyazıt etkinliğe katıldı.
Geçtiğimiz günlerde iş hayatına geri döndüğünü açıklayan Cüneyd Zapsu’nun da katıldığı açılışta, Ahmet Nazif Zorlu, Özhan Canaydın, Temel Kotil, Başaran Ulusoy, Timur Bayındır, Hüsnü Güreli gibi isimler de vardı.
65 yaş ve primde uzlaşma yakın

Faruk Çelik başkanlığındaki toplantıya, Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu, DİSK Başkanı Süleyman Çelebi, Hak-İş Başkanı Salim Uslu, TİSK Başkanı Tuğrul Kudatgobilik katıldı.

 

Çalışma Bakanı Faruk Çelik başkanlığında sosyal güvenlik reformuna ilişkin düzenlemeyi masaya yatıran sosyal taraflar dün 4.5 saat boyunca uzlaşma zemini aradı. Hükümetin prim ödeme gün sayısını 8 bin olması yönündeki önerisine tarafların sıcak baktığı ancak kademeli artışın nasıl olacağının netleşmediği öğrenildi. Üzerinde uzlaşılan bir başka konu ise 65 yaş şartının yumuşaması oldu.
Çelik, toplantıdan ağırlıklı olarak olumlu sonuç çıktığını, açıklamanın pazartesi günü yapılacağını söyledi. Toplantıdan sonra açıklama yapan Çelik, “Mutabakat sağladığımız maddeler oldu, üzerinde çalışma yapılması gereken maddeler oldu.  Tekrar biraraya geleceğiz” dedi.

Olumlu konular ağırlıkta
Çelik, tasarının önümüzdeki hafta genel kurulda görüşülüp görüşülmeyeceği konusunun  değerlendireceklerini dsöyledi. Çelik, tasarıyı komisyona geri çekmeyi gerektirecek bir durum olmadığını üzerinde anlaşılan maddelerin genel kurulda önergelerle eklenebileceğini ifade etti.
Gazetecilerin üzerinde uzlaşılan maddelerin çoğunlukta olup olmadığı yönündeki sorusu üzerine Çelik, “Yüzler güldüğüne göre ağırlıklı olarak olumlu” dedi. Çelik, “Ana parametrelerde geri adım atarsak reform değil efor olur” sözlerinin anımsatılması üzerine, “Çalışma hayatı herkes için önemli. Kimse kimsenin hakkını gasp etmek ile meşgul değil” dedi.  Kumlu, görüşmelerin geri adım olarak nitelendirilmemesini istedi.
Bakanlık taraflara tasarı ile 7 binden 9 bine çıkması planlanan prim ödeme gün sayısına ilişkin 2 seçenek sundu.

Taraflar 8 bine sıcak
İlk seçeneğe göre prim ödeme gün sayısı 9 bine çıkacak ancak her yıl 100 yerine 50 günlük artışlar içeren bir kademe uygulanacak. İkinci seçeneğe göre ise prim ödeme gün sayısı her yıl 100 gün artarak 8 bine yükselecek. İşçi sendikalarının bu konuda kendi aralarında tam olarak uzlaşamadığı öğrenildi. Sendikaların 8 bin gün seçeneğine olumlu baktığı ancak kademeli artışın takvimi konusunu netleştiremedikleri belirtildi.
Bakanlık aylık bağlama oranının ilk 10 yılda her yıl için yüzde 3.5, izleyen yıllar için yüzde 2, ilk kez işe başlayacaklar için de yüzde 2 olmasını teklif etti.  İşçi kesimi  oranın yüzde 2’den başlayıp kademeli olarak yüzde 3’e yükseltilmesini istedi.

Yaşta şartlı uzlaşma
Bakanlığın emeklilik yaşında sigortalının müracaat tarihi değil, prim ödeme gün sayısını doldurduğu tarihin esas alınması önerisi de sosyal taraflarca kabul gördü. Öneriye göre sigortalı pirim ödeme gün sayısını doldurduğu tarihteki yaş şartını sağlayarak emekli olacak.
Böylece, emekli olmaya müracaat ettiği tarihte kendisi için 65 yaş şartı aranan bir sigortalı, prim gününü tamamladığı yılki yaş şartı olan 60’a göre emekli olabilecek. Uygulamayı olumlu bulan işçi kesimi tasarıdaki yaş kademelerinin bir kez daha gözden geçirilmesini istedi. Güncelleme katsayısı ve emekli aylıklarının artışına ilişkin düzenlemede ise anlaşma sağlanamadığı öğrenildi.
Merkez Bankası faiz indirimine gitmedi

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), faiz oranlarını değiştirmedi. Buna göre, gecelik faiz oranı yüzde 15.25’te, borç verme faiz oranı da yüzde 19.25’de sabit tutuldu.
PPK’nın toplantısına ilişkin yapılan açıklamaya göre, Merkez Bankası bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ve İMKB Repo-Ters Repo Pazarı’nda uygulanmakta olan kısa vadeli faiz oranlarının sabit tutulmasına karar verildi. Buna göre, gecelik faiz oranları yüzde 15.25 olarak kaldı. Açıklamada, faiz indirimine gidilmemesinin gerekçesi olarak üç konuya dikkat çekildi ve kurulun, artan gıda ve enerji fiyatları ile küresel belirsizliklerin enflasyon hedefine ulaşılmasını  geciktirebileceği değerlendirmesinde bulunduğu ifade edildi.
Unakıtan: Dışarıdan beklerken içeriden kriz geldi

ÖNDER YILMAZ Ankara

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, AKP hakkındaki kapatma davasının piyasaları olumsuz etkileyeceğini söyledi

 

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, dünya ekonomisindeki ABD eksenli durgunluk ve AKP hakkındaki kapatma davasını kastederek, “Biz dışarıdan beklerken kriz içeriden geldi. Aynı anda olması kötü” dedi.
Krizden etkilenen ülkeler arasında likit pozisyon açısından en iyi konumda Türkiye’nin bulunduğunu dile getiren Unakıtan, bankalar ve özel sektörün yurtdışında kredi bulmakta zorlanacağını kaydetti. Unakıtan, “Siyasi kriz ekonomik krizi tetikler. Çünkü siyasi istikrar ekonomik istikrarı getirir. Bu krizin etkisi olacak mı? Olacak elbet” dedi.
Unakıtan, TBMM kulisinde Milliyet’in ekonomik krize ilişkin sorularını yanıtladı. Dünyada ve Türkiye’de yaşanan krizlerin ekonomiyi olumsuz etkileyeceğini belirten Unakıtan, “Mesela yurtdışında kredi bulmak zorlaşacak. Özellikle özel sektör uzun vadeli düşük faizli kredi bulamayacak. Yabancılar da zarar noktasında oldukları için kendi içlerine çekilecekler” dedi.

‘Vuuuvvv diye!’
Dünyadaki krizin boyutlarının her geçen gün daha ciddileşeceğini dile getiren Unakıtan, şunları söyledi:
“Asıl fırtına ABD’de kopuyor. Tarihinde pazar günü toplanmayan FED ilk kez tatil günü toplanıyor. ABD’nin 5. büyük bankası batma noktasında J.P. Morgan aracılığıyla kurtarılıyor. Dışarıdan vuuuvvv diye kasırga, kriz geliyor. Evinizi güçlendireceksiniz. Pencerenizi, damınızı, bacanızı dayanıklı hale getireceksiniz.
Açığınız, gediğiniz varsa kapatacaksınız. Şimdi Türkiye krizden etkilenen ülkeler arasında en iyi konumda. Likidite durumumuz iyi. Kara pazartesi dedikleri gün piyasalar epey sarsıldı. Döviz yükseldi. Mali disiplin olmasaydı hani anayasaların fırlatıldığı zamanlar piyasalar nasıl allak bullak oldu ise bugün ondan beter olurdu. Onun için mali disipline dua edelim.”
Unakıtan, kapatma davasının cuma günü akşam açılmasının borsa açısından iyi zamanlama olduğu değerlendirmesine de, “Artık piyasalar onu yutmuyor. Neyi değiştirdi, pazartesi gördük” karşılığını verdi.
Piyasalara Bear Stearns morali

EKONOMİ SERVİSİ

 

JP Morgan’ın Bear Stearns için verdiği teklifi hisse başına 10 dolara yükseltmesinin etkisiyle piyasalar haftaya iyimser bir havada başladı.
Ayrıca mortgage şirketleri Fannie Mae ile Freddie Mac’ın menkul kıymetlerini 100 milyar doları aşkın artırabilmelerine izin verilmesi, ABD ikinci el konut satışlarının beklentilerin üzerinde artması da piyasalardaki iyimser havayı destekledi.
Bear Stearns hisseleri de yüzde 90’ı aşkın prim yaptı. JP Morgan’ın Bear Stearns’e daha önceki teklifi hisse başına 2 dolardı. Yeni anlaşmayla Bear Stearns’ın değeri 1.19 milyar dolar oldu. JP Morgan, Bear Stearns’ün yüzde 29.5’ini alacak.
ABD Merkez Bankası da, JP Morgan’ın, yatırım bankası Bear Stearns’ı satın almasına ilişkin yeni anlaşmayı desteklediğini bildirdi. Yeni anlaşmayla FED, Bear Stearns’ın varlıklarını finanse etmek için 30 milyar dolar kredi sağlayacak. JP Morgan’ın satın alma anlaşmasını 8 Nisan’da tamamlaması bekleniyor.
ABD borsalarının yüzde 2’ye yakın yükselmesinin etkisiyle İMKB’de günü yüzde 3.59 oranında değer kazanarak 41 bin 143 seviyesinden tamamladı.
Bu arada yatırımcıların emtiadan çıkmasının etkisiyle euro/dolar paritesi dün 1.5343’e kadar geriledi.

 

İnternet, reklamda dergileri sollayacak

EKONOMİ SERVİSİ

Reklam sektörü 4.1 milyar YTL büyüklüğe ulaştı. İnternetin pastadaki payı yüzde 1.56. Ancak Reklamcılar Derneği Başkanı, yakında internetteki reklam hacminin dergileri geçeceğini söyledi

 

 

Reklamcılar Derneği Başkanı Cem Topçuoğlu, internette reklamın hızla arttığına işaret ederek, “3-4 yılda internetin reklamdan aldığı payda sinema radyo ve hatta dergileri geçecek” dedi. Reklamcılar Derneği tarafından açıklanan verilere göre 2007’de internette sadece doğrudan verilen reklamların payı sektörün yüzde 1.56’sına ulaştı. Bu rakama mobil reklamlar ve arama motoruna verilen reklamlar dahil değil.
Topçuoğlu, Reklamcılar Derneği medya paylaşım toplantısında yaptığı konuşmada, 2007 yılında reklamverenlerin toplam medya yatırımının 3 milyar 308 milyon YTL civarında olduğunu, buna reklam ajanslarının komisyon ve reklam yapım ücreti de eklendiğinde reklam pastasının 4 milyar 135 milyon YTL’ye ulaştığını kaydetti. 2007’de 20 büyüyen reklam sektörünün geçen 6 yılda ortalama yıllık büyümesi yüzde 25 oldu.
Reklam verilen mecralarda televizyon yüzde 53.4’le ilk sıradaki yerini korurken onu yüzde 30.4’le gazete izledi.

Telekom pastayı büyüttü
2007’de televizyona verilen reklamların bütçesi yüzde 22 artarken, açıkhava reklamlarındaki büyüme yüzde 47 oldu. Aynı oran basında ise yüzde 8 olarak kaydedildi.
Geçen yıl reklamveren sektörler arasında finans, iletişim, inşaat, perakende, içecek ve ev temizliğinin öne çıktığına işaret eden Topçuoğlu, iletişimde Vodafone’un tekrar ’güçlü olarak’ pazara girdiğini ve Türk Telekom’un harcamalarının  etkisinin yüksek olduğunu, tekstil ve otomotivde az da olsa düşüş görüldüğünü kaydetti.
Bu yıl sektörde yüzde 15-18 arasında bir büyüme gerçekleşebileceğini belirten Topçuoğlu, haziran ayında yapılacak Avrupa Futbol Şampiyonası ve ağustos ayındaki olimpiyatlar dolayısıyla pazarda hareketlilik yaşanabileceğini vurguladı.

 

Molu: Reklam harcamaları GSMH’nin binde 46’sı
Reklamcılar Derneği ve Reklamcılar Vakfı Genel Müdürü Ayşegül Molu, Romanya’da GSMH’den yüzde 3.65, Slovakya’da yüzde 2 pay alan reklam harcamalarının Türkiye’de ise GSMH’nin yüzde 0.46 olduğunu belirtti. Bu oranla Türkiye’nin dünyada 31’inci olduğunu belirten Molu reklam harcamalarının yükselmesi gerektiğini belirtti. Molu, reklam harcamalarının belirli bir istikrara kavuştuğu ülkelerde GSMH’de payın yüzde 1 olduğunu belirterek, Romanya ve Slovakya’nın reklam pastasının büyüklüğünün nedenini açıklarken markaların yeni oluştuğu evrelerde yapılan ilk yatırımın yüksek olması gerektiğini söyledi.
100 yöneticiden 63’ü yolsuzluğu gördü

EKONOMİ SERVİSİ

 

PricewaterhouseCoopers’ın (PwC) ‘yolsuzlukla mücadele’ raporuna göre, küresel şirketlerin üçte ikisi yolsuzlukla karşı karşıya kalıyor ve şirketlerin büyük çoğunluğu, yolsuzlukları önlemeye yönelik programlara güvenmiyor.
PwC tarafından Economist Intelligence Unit’e hazırlattırılan rapor, 70 ülkeden, 4’ü Türkiye’den olmak üzere 390 üst düzey yöneticiyle ekonomik istihbarat birimi tarafından Kasım 2007’de uygulanan küresel on-line anket sonuçlarını içeriyor.
Görüşülen yöneticilerin yaklaşık yüzde 80’i şirketlerinde yolsuzluk karşıtı programların bulunduğunu belirtirken, bunların sadece yüzde 22’si programların etkin olduğuna inanıyor. Görüşme yapılan yöneticilerin yüzde 63’ü yolsuzluk ya da yolsuzluk girişimiyle karşılaştığını ifade ederken, yüzde 45’i yolsuzluk riskinden ötürü spesifik bir pazara girmediğini ya da belirli bir iş fırsatını değerlendirmediğini, yüzde 39’u rüşvet talebinde bulunan kamu görevlileri yüzünden ihale kaybettiğini, yüzde 42’si rakiplerinin rüşvet ödediğini belirtti.
Araştırmaya göre, yeni pazarlardaki büyüme fırsatları zorlayıcı da olsa, şirketler farklı pazarların farklı ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde program kontrollerini ve denetimlerini düzenliyor.
Rapora göre, Türkiye’de potansiyel olarak algılanan en yaygın ekonomik suç tipleri yolsuzluk ve rüşvet. Rapora göre araştırmaya katılanların dört şirketten birisi Türkiye’de yolsuzluk ve rüşvetin rastlanılan en büyük ekonomik suç olduğunu söyledi.

‘Alışık değiller’
PwC Türkiye Suistimal İncelemeleri Direktörü Wayne Anthony, resmi ve stratejik bir yolsuzluk karşıtı programın geliştirilmesinin, şirketlerin bazılarına göre acil bir gereklilik bazılarına göre ise bir zorunluluk olarak görüldüğünü aktardı.
Son yıllarda yolsuzlukla ilgili yasaları ihlal eden şirketlerin, milyonlarca dolar ceza ödediğini ve bazı üst yöneticilerin ‘utanç içinde’ görevden ayrılmak zorunda kaldığına dikkati çeken Anthony, yeni fırsatlar arayışının, şirketleri giderek daha fazla Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin gibi gelişmekte olan pazarlara yönlendirdiğini, Türk şirketleri için Orta Asya ya da Ortadoğu gibi pazarların önemli fırsatlar yaratırken, şirketlerin bu bölgelerde yolsuzluk perspektifinden hediye ya da bahşiş vermek gibi alışkın olmadıkları iş teamülleriyle karşılaştıklarını ifade etti.
Organik gıda pazarına ‘anneler’ yön veriyor

İSTANBUL A

Esas Holding’in organik gıda sektöründe faaliyet gösteren iştiraki City Farm’ın Genel Müdürü Eşref Duraçe, Türkiye’de organik gıda pazarının her yıl yaklaşık yüzde 35-40 büyüdüğünü, genelde organiği annelerin tercih ettiğini belirtti.
Duraçe, “Türkiye’de organiğin yüzde 95’i ihraç ediliyor. Türkiye’de organik yaklaşık 250 milyon dolarlık bir pazar” dedi. Duraçe, ağırlıkı ihraç ürünlerinin fındık, kayısı, incir, üzüm ve bakliyat ürünlerinden oluştuğunu, pamukta da Türkiye’nin dünyanın en büyük organik üreticisi konumunda bulunduğunu kaybetti.
Duraçe, ürün çeşitliliğinin az olmasının organikte önemli problem olduğunu sözlerine ekledi.
City Farm olarak şu anda hem kendi mağazaları hem de satış noktaları ile birlikte 200 noktaya ulaştıklarını ifade eden Duraçe, “City Farm olarak biz alışveriş paketinin yüzde 50’sine ulaşmaya çalışıyoruz. Bir ailenin normal bir marketten yaptığı alış verişin yaklaşık yüzde 50’sini organiğe çıkarmaya çalışıyoruz, şu anda yüzde 15’lerdeyiz’ ded
Sosyal güvenlik maratonu tartışmalı başladı

ANKARA Milliyet / MUSTAFA İSTEMİ

Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı Meclis’e geldi. Bakan tasarı için, “Herkesin ‘evet’ diyebileceği bir düzenleme” derken, muhalefetten “Yasaya babası bile karşıdır” yorumu geldi

Çalışma Bakanı Çelik, Genel Kurul’da muhalefetin eleştirilerine cevap verdi.

 

Toplumun tüm kesimini yakından ilgilendiren Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı, TBMM Genel Kurulu’nda ‘temel yasa’ olarak 6 bölüm halinde görüşülmeye başlandı. CHP İstanbul Milletvekili Bayram Meral, “Bakan ‘Ben işçi çocuğuyum’ dedi. Gitsin babasına sorsun, emin olun babası da bu yasaya karşıdır” diyerek tasarıya tepki gösterdi.
TBMM Genel Kurulu’ndaki görüşmelerde, Çalışma Bakanı Faruk Çelik, “Milletin kafasının karıştırılmaya çalışıldığını” savunurken, emeklilik yaşının kademeli olarak 65’e yükseleceğini belirtti. Çelik, “65 yaşla ilgili çok acımasız değerlendirmeler yapıldı. 65 yaş uygulaması, 2036 yılından sonra kademeli bir şekilde 2048 yılında kadın - erkek 65 yaş emekliliği söz konusu. Yani 40 sene sonrasından bahsediyoruz” dedi.

‘Yıpranma siyasileşti’
Çelik, “Ben, özelde çok ciddi sorunlar yaşamadığımızı, son önergelerle yapacağımız düzenlemelerle, herkesin, gerçekten ‘evet’ diyebileceği bir düzenlemeyi buraya getirdiğimizi ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
Gazetecilerin de aralarında bulunduğu bazı meslek gruplarında yıpranma hakkının kaldırılmasına ilişkin sorular üzerine bunun çok tartışılan bir konu olduğunu söyleyen Çelik, fiili hizmet zammı kapsamını araştırdıklarında çok ciddi siyasi müdahaleler gördüklerini belirtti. Çelik, “Bir bölgenin bakanı, o bölgedeki herhangi bir meslek grubu çalışanlarını, fiili hizmet zammı kapsamına almış” dedi.

Avrupalı tatilde, bizimki bekçi
1999’da yaptığı bir konuşmanın sık sık gündeme getirilmesini de eleştiren Çelik, şunları kaydetti:
“Diyelim ki ben o gün, yeni bir milletvekili olarak yanlış yapmışım. Kendi görüşlerimi şuna dayandırıyorum: O günün şartlarında iktidarın durumu, iktidarın parçalı bulutlu hali ortadır. Yarınını göremeyen bir Türkiye vardı. Devletin içini de bilmediğimiz için, böyle bir düzenleme ve bu orandaki bir yaş sınırı açısından bizleri ve kamuoyunda birliktelik olmadığı için, yani toplumsal bir duyarlılık oluşmadığı için sosyal güvenlikle ilgili biz bu konuşmayı yapmış olabiliriz.”
CHP’li Bayram Meral de, “Bakan ‘Ben bir işçi çocuğuyum’ dedi. Gitsin babasına sorsun, emin olun babası da bu yasaya karşıdır. Ama ne yapsın, bu yasada yapacak bir şeyi yok. Ben sendikalarla yüzde 100 anlaştıkları kanısında da değilim. Ama sendikaları da işçileri de kutluyorum, kendinize gelin biraz” diye konuştu. Meral, “Avrupa’da emekli olanlar, Türkiye kıyılarında tatil yapıyor, bizim emeklilerimiz ya Milli Piyango bileti satıyor ya bekçilik yapıyor” ifadesini kullandı.

‘Sosyal Darwinizm geliyor’
CHP İstanbul Milletvekili Nur Serter, bakanlığın kitapçığında, “65 yaşın uygulamaya geçeceği dönemde kadının ortalama ömrü 85 yıl olacak” denildiğini aktararak şöyle konuştu:
“Trajikomik saptama. Bu neye benziyor? Vahşi kapitalizm döneminde, Darwin’in meşhur doğal seleksiyon yasasını insanların üzerine uyguladılar sosyal Darwinizm diye... Ve dediler ki kalan sağlar üzerinde insan nesli üresin... Bu da bir sosyal Darwinizm’dir. Kalan sağlar emeklilik hakkından istifa edebilecek.”
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu da tasarıyla kazanılmış hakların alınacağını kaydederken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete “Tasarının tek cümlesini okumamışlar, dürüst davranmıyorlar, yalan söylüyorlar” dediğini aktardı. Kılıçdaroğlu, “Bu Başbakan’ın en büyük gafıdır, kendisi tasarının tek cümlesini, tek satırını okumadı. Bunu da her yerde ispat edebilirim” diye konuştu.

Salı günü devam edecek
MHP Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı, AKP’lilere “Başarısızlığınız, beceriksizliğiniz karşısında, şunu iyi bilin ki mahpushane edebiyatınız, mazlum ve mağdur edebiyatınız da artık sökmeyecek. Millet hak ettiğiniz dersi ilk seçimde verecek” dedi. Tasarının görüşmelerine salı günü 2. maddeden devam edilecek.
2008’in en önemli 10 riski belirlendİ


Ernst & Young tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkeler, 2008’in stratejik risk alanları listesinde dördüncü sırada yer aldı. Raporda 10 risk şöyle sıralandı: “Yasal ve uyum riskleri; global finansal krizler; yaşlanan tüketiciler ve işgücü; gelişmekte olan piyasalar; sektörel konsolidasyon/ geçişler; enerji krizleri; stratejik işlemlerin yönetimi; maliyet enflasyonu; radikal çevreci hareket; tüketici talebindeki değişim.”
TZOB: Çiftçi maliyete paralel desteklenmeli

ANKARA AA

Şemsi Bayraktar

 

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımı geçen yıl kuraklığın vurduğunu, bu yıl ise başta gübre olmak üzere maliyetlerdeki artışın vurmasından endişe ettiklerini söyledi. Bayraktar, tarımsal üretimdeki düşüşün, ekonomik büyümeye olumsuz yansıyacağına işaret etti.
Tütün ve şekerpancarında üretimin düşmesinde uygulanan alım-fiyat politikasının etkili olduğunu vurgulayan Bayraktar, “2007’de 500 bin ile 1 milyon hektar arasında arazi yanlış politikalar nedeniyle boş kaldı. Bu yıl için gerekli tedbirler alınmazsa boş bırakılacak arazi miktarının artmasından endişe ediyoruz” dedi.
Bunun için sulama yatırımlarının hızlandırılması, basınçlı sulamaya verilen desteklerin artırılmasını isteyen Bayraktar, gübre fiyatlarındaki artışın devam ettiğine dikkati çekti.
Hükümet nezdinde yapılan girişimlerden sonra bazı desteklerin bu ay ödenmesini sağladıklarını, ancak girdi maliyetlerindeki artışa paralel destekleme bütçesinin artmadığını belirten TZOB Başkanı Bayraktar şöyle konuştu:
“Fiyat artışları nedeniyle gübre, mazot, ilaç ve tohum gibi girdilerin daha fazla desteklenmesi lazım. Desteklemeyi sağlayamazsak, üretimle ilgili endişelerimiz var. Çiftçi, borçla bu girdileri sağlıyor. Halen çiftçinin 7 milyar YTL’si bankalara, kalanı piyasaya olmak üzere 10 milyar YTL borcu var. Bunun yüzde 70’i de yüksek faizli. Geri dönüşün olması için çiftçinin önce üretmesi lazım.

 

                                                                  NİSAN EKONOMİ HABERLERİ

Otomobilde zam sinyali

 

Dövizdeki fiyatların yukarı gitmesiyle otomobil üreticileri de fiyatlarda yeni ayarlamalar yapacaklarının sinyalini verdi.

Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar,
ekonomide son yaşanan gelişmeler doğrultusunda belli ölçülerde zam
gereğinin ortaya çıktığını belirterek, "Evet, bir ufak fiyat ayarlaması
olacaktır. 1-2 gün içinde yapacağız, zannediyorum yüzde 2 civarında
olur" dedi.
Aybar, "Bursa 5. Otoshow Fuarı"nda gazetecilerin sorularını
yanıtlarken, ilk 3 ayda pazarda belli bir dinamizm olduğunu, satışların
herkesin beklediği oranda, hatta bir miktar da üzerinde gerçekleştiğini
belirterek, ilk 3 ay için bir durgunluktan bahsetmenin mümkün olmadığını
söyledi.
Gazetecilerin son ekonomik gelişmelerin, otomobil fiyatlarına nasıl
yansıyacağı yönündeki soruları üzerine Aybar, şöyle konuştu:
"Önümüzdeki günlerde şu son birkaç gündür yaşanmış olan makro ekonomik
değişimin sonucunda bir fiyat artışı, söz konusu olacaktır. Bunu 1-2 gün
içinde açıklamış olacağız. Bunlar tabii genel makro ekonomik gelişimin
getirdiği sonuçlardır. Bütün dünyada ham madde fiyatları artarken,
dünyada belli bir gelişme yaşanırken Türkiye’de de tabi global
pazarların artık bir parçası olarak bunun etkisi olacaktır. Netice
itibarıyla bir miktar fiyat ayarlaması gözüküyor."
Aybar, fiyat artış oranının sorulması üzerine, "Elbette bizler de kendi
hesaplarımızı yapıyoruz ve bu hesaplar sonucunda belli ölçülerde zam
gereği ortaya çıktı, bunu gerçekleştireceğiz. Evet bir ufak fiyat
ayarlaması olacaktır. Bu Nisan ayı başından itibaren, kendi firmam adına
konuşuyorum 1-2 gün içinde yapacağız, zannediyorum yüzde 2 civarında
olur" dedi.

Toyota: Dövizdeki artış fiyatlara yansıyacak

Toyotasa Genel Müdürü İbrahim Orhon, döviz
hareketlerinin otomotiv sektörünü yakından etkilediğini ifade ederek,
"Dövizde son bir ay içinde yüzde 15’lik bir artış var. Bu tabi yüzde 15
olarak yansımaz ama belli bir miktarda zamana yayılı olarak fiyatlarda
artış olacaktır" dedi.
Orhon, "Bursa 5. Otoshow Fuarı"ndaki Toyota standında gazetecilerin
sorularını yanıtlarken, Türkiye binek otomobil pazarında bu yılın ilk 3
ayı sonunda, geçen yılın aynı dönemine göre tahminen yüzde 30 kadar bir
artış olduğunu belirtti.
Otomotiv sektörünün bu veriler ışığında, henüz durgunluğa giren bir
sektör olarak değerlendirilemeyeceğini ifade eden Orhon, şöyle konuştu:
"Şu anda tabi ekonomik çalkantı, Türkiye’ye de bir parça yansımaya
başladı. Ama geç olsa da etkileri bize yansımaya başladı. Bu etkiler ne
kadar sürer, bunu kimse daha bilme durumunda değil. Türkiye’de
konjonktür çok hızlı değişebilir. Sonuçta bizim ümidimiz; Türkiye’deki
belli belirsizlik ortamları tekrar belirginliğe kavuştuktan sonra
ekonomik çalkantının etkileri daha aza inebilir ve bu yıl da otomotiv
sektörü için yine bir artış yılı olarak kayda geçebilir diye
düşünüyoruz."
Orhon, döviz hareketlerinin otomotiv sektörünü yakından etkilediğine
dikkati çekerek, "Dolayısıyla en son fiyatlarımız ocak ayında
ayarlanmıştı... Ama dövizde son bir ay içinde yüzde 15’lik bir artış
var. Bu tabi yüzde 15 olarak yansımaz ama belli bir miktarda zamana
yayılı olarak fiyatlarda artış olacaktır. Bizim fiyatlarımız şu anda
ayın 3’üne kadar geçerli. Demek ki ayın 4’ünden itibaren yeni
fiyatlarımızı açıklayacağız" dedi.
Türkiye’deki pazar paylarını son 5 yıldır her yıl bir önceki yıla göre
artırdıklarına da değinen Orhon, şunları kaydetti:
"Binek otomobilde geçen sene yüzde 8,3 pazar payına geldik. Bu da bizi
çok yakın bir dördüncülük pozisyonuna getirdi. Bu sene de bu pazar
payımızı korumayı hedefliyoruz. Bu pazar payının içinde de ’Auris’
modelimizin çok büyük etkisi var. Auris geçen sene, bizim kendi
segmentinde en çok pazar payı olan modelimiz oldu. Bu da Adapazarı’nda
üretilen yerli bir model olduğu için ayrıca önemli."

OYAK'TAN YENİ MODEL

OYAK Renault tarafından üretilen "Clio Grand
Tour", Türkiye’de ilk kez, "5. Bursa Otoshow Fuarı"nda otomobil
tutkunlarıyla buluştu.
OYAK Renault Genel Müdürü Tarık Tunalıoğlu, fuardaki Renault standında
düzenlediği basın toplantısında, bugünün yeni görevinin ilk günü olması
dolayısıyla kendisi için çok anlamlı olduğunu, ayrıca ayağının tozuyla
en yeni modelin Türk müşterisiyle buluştuğu bir organizasyonda yer
almanın mutluluğunu yaşadığını söyledi.
Tunalıoğlu, Renault’nun Türk pazarında en çok satan iki model olan
"Megane Sedan" ve "Symbol" ile pazar lideri olduğunu belirterek,
sadece Türkiye pazarında değil, ayrıca 5 kıtada ve 100 ülkede de OYAK
Renault’da yapılan otomobillerin satıldığını vurguladı.
OYAK Renault’nun üretim kapasitesi ve ihracatının son 6 yılda 3 kat
arttığına dikkati çeken Tunalıoğlu, şöyle konuştu:
"Şubat ayı sonu itibarıyla da üretim ve ihracatta yine en öndeyiz.
Özetle OYAK Renault, Türk endüstrisine katkıda bulunan en büyüklerden
biri. Son 10 yılda ihracat ciromuz 11 milyar doları, yatırım miktarı 1,3
milyar doları geçti. En önemlisi ve en çok gurur duyduğumuz, son 5 yılda
istihdam miktarımız 3 bin arttı. Şu anda OYAK Renault ailesi büyüyerek 6
bin 600 kişiye ulaştı."

TÜRKİYE PAZARINA ÇIKMADAN ÜRETİMİ ARTIRILDI

Tunalıoğlu, bugün Türkiye’de ilk kez tanıtımı yapılan yeni modelin,
aslında şu anda Avrupa’nın 15 ülkesinde yollarda dolaştığını belirterek,
"İlk alınan geri dönüşlere, taleplere göre, katlanarak talepler
artmakta. Bunun için bugünden itibaren bu modelimizin üretim
kapasitesini yüzde 50 artırma kararını verdik ve bunun çalışmalarına
başladık. Dolayısıyla hem Türk pazarı hem diğer ihracat pazarları için
bu modeli daha çok üretme miktarına, çok yakın bir tarihte sahip
olacağız" diye konuştu.

"CLİO GRAND TOUR 18 NİSANDA TÜRKİYE PAZARINDA"

"Clio Grand Tour"un aslında, "Clio" özelliklerini taşıdığını, ancak
dinamizmi ve performansı "Clio 3"e benzediği gibi daha değişik
standartları ve daha farklı boyutu ifade ettiğini anlatan Aybar, böylece
kendi bulunduğu segmentte bir başka alt segment ortaya koyduğunu söyledi.
Aybar, özellikle sürüş keyfi ve konforun yanı sıra uzatılmış şasisiyle
aracın yarı yarıya daha fazla bagaj hacmi sunduğunu ve aracın daha fazla
kullanım opsiyonuna sahip olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Araç, 4 motor seçeneğiyle Türkiye pazarında olacak. Bunlar benzinli ve
dizel olmak üzere, benzinlide 1,2 Litre 75 beygir ve 1,4 litre 98
beygir. Dizelde ise 1,5 Litre common rail motor esasıyla hem 65 beygir
hem de 80 beygir olarak pazara sunulacak. Pazara sunuş tarihimiz 18
Nisan olacak. Clio Grand Tour’un satışa başlamasıyla birlikte Clio 3 ve
Clio Grand Tour’un toplamında, bu yıl segmentte yüzde 11 pazar payı
hedefliyoruz."
Aybar, "Clio Grand Tour"un fiyatının 18 Nisanda Türkiye pazarına
sunulurken, mevcut "Clio 3"ün fiyatının bin YTL üzerinden
başlayacağını belirterek, bu kapsamda otomobilin 27 bin YTL’den başlayan
fiyatlarla satılacağını bildirdi.
OYAK Renault Genel Müdürü Tunalıoğlu, daha sonra otomobilin sembolik
anahtarını, Renault Mais Genel Müdürü Aybar’a teslim etti.

PORSCHE CAYANNE GTS MODELİNİ İLK KEZ SERGİLİYOR

Porsche’nin, lüks SUV (Sport Utility Vehicle
’spor aktivite aracı’) sınıfındaki temsilcisi Cayenne’nin "GTS" modeli
Türkiye’de ilk kez "5. Bursa Otoshow Fuarı"nda Türk otomobil
severlerle buluştu.
Fuarın açılış töreninin ardından, Bursa Valisi Şahabettin Harput,
Otomotiv Distribütörleri Derneği Başkanı İbrahim Aybar ve TOBB Yönetim
Kurulu Üyesi İlhan Parseker’in de aralarında bulunduğu davetliler,
Porsche standında sergilenen Cayenne GTS’nin tanıtım etkinliğine
katıldılar. Üzerindeki örtü kaldırılan Cayenne GTS, Türkiye’de ilk kez
otomobil tutkunlarıyla buluşmuş oldu.
Alman lüks spor otomobil ve arazi aracı üreticisi Porsche’nin, tasarımı
ve teknolojisiyle ön plana çıkan modeli "Cayenne"in daha sportif ve
güçlendirilmiş versiyonu olduğu bildirilen "GTS", 4.8 litrelik V8
motora ve 405 beygir güce sahip.
Arka bölümde yoğunlaşan krom kaplamalarının yanı sıra bagaj kapağındaki
logosuyla diğer Cayenne versiyonlarından ayrılan ve 128 bin 985 avrodan
satışa sunulan "GTS", 21 inçlik jantları, "B" ve "C" sütunlarının
üzerindeki siyah süsleme plakaları ve sportif eşikleriyle dikkati
çekiyor.
Cayenne S’e göre 24 milimetre alçaltılmış şasiye sahip olan, 0-100
kilometre hızlanmasını 6.1 saniyede tamamladığı belirtilen Cayenne
GTS’nin, 100 kilometredeki ortalama yakıt tüketiminin ise 15,1 litre
olduğu kaydedildi.

FUARDAKİ DİĞER MODELLER

Bursa 5. Otoshow Fuarı’na katılan firma ve markalardan bazıları şöyle:
"Alfa Romeo, Audi, BMW, BMW Motosiklet, Chevrolet, Citroen, Dacia,
Daihatsu, Fiat, Ford, FYM, Güleryüz Kobra, Honda, HYOSUNG, Hyundai,
IKCO, Isuzu, Iveco, Kia, Krone, Land Rover, Meiller, Mini Cooper,
Mitsubishi, Mondial, Nissan, Peugeot, Porsche, Renault, Scania, Seat,
Ssangyong, Subaru, Suzuki, Suzuki Motosiklet, SYM, Tata, TGB, Toyota,
Volkwagen."
Fuarda, ilk kez kez sergilenecek bazı modeller ise şunlar: "BMW M3
Coupe, Chevrolet Aveo HB, Daihatsu Materia, Fiat Fiorino Combi Mix,
Hyundai H-1, IKCO Samand LX, Mitsubishi Outlander, Mitsubishi Lancer,
Nissan X-Trail, Peugeot 308 Dizel Otomatik, Porsche Cayenne GTS, Renault
Clio Grand Tour, Renault Yeni Laguna, Scania-P, Scania-G, Scania-R,
Subaru Yeni Forester, Subaru Qutback, Subaru Legacy Diesel, Suzuki SX4,
Volkswagen Caddy Maxi."
TÜYAP Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen
fuar, 6 Nisana kadar gezilebilecek
Büyüme hedefin altında kaldı: % 4.5

ANKARA Milliyet

Geçen yıl Türkiye’nin milli geliri 658.8 milyar dolara ulaştı ancak yüzde 5’lik büyüme hedefi tutmadı. Tarımdaki küçülmenin, inşaattaki sert frenin damgasını vurduğu 2007’de büyüme yüzde 4.5’te kaldı

 

Türkiye 2007’de yüzde 4.5 büyüme hızıyla yüzde 5’lik hedefin 0.5 puan altında kaldı. Böylece 2001’den sonra en düşük büyüme performansı sağlanırken, Türkiye’nin milli geliri 658.8 milyar dolar, kişi başına milli gelir rakamı ise 9 bin 333 dolar oldu.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), üretim yöntemiyle hesaplanan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) 2007 ve dördüncü dönem geçici sonuçlarını açıkladı. Buna göre 2007 GSYH değeri cari fiyatlarla yüzde 12.9’luk artışla 856 milyar 387 milyon YTL, dolar bazında ise yüzde 25.1 artışla 658 milyar 786 milyon dolar olarak hesaplandı. GSYH değeri, sabit fiyatlarla ise yüzde 4.5’lik artışla 101 milyar 46 milyon YTL oldu.

Kişi başına gelir 1833 dolar arttı
2007’de kişi başına GSYH değeri, bir başka değişle kişi başına milli gelir, cari fiyatlarla 12 bin 132 YTL’ye, dolar cinsinden ise 9 bin 333’e yükseldi. Böylelikle, geçen yıl, bir önceki yıla göre kişi başına GSYH 1833 dolar artarken, hükümetin 2013 hedefi olan 10 bin dolar tutarındaki kişi başına milli gelire yaklaşılmış oldu.
TÜİK verilerine göre, büyüme geçen yılın son çeyreğinde yüzde 3.4, 2007’nin tamamında ise yüzde 4.5 olarak gerçekleşti. Buna göre 2007 dördüncü 3 aylık döneminde, önceki yılın aynı dönemine göre sabit fiyatlarla GSYH yüzde 3.4 artarak, 25 milyar 872 milyon YTL olarak hesaplandı. Üretim yöntemiyle hesaplanan GSYH tahmininde, 2007 dördüncü 3 aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre cari fiyatlarla GSYH ise yüzde 9.9’luk artışla 221 milyar 230 milyon dolar oldu.

En hızlı artış kiralamada
Geçen yıl sektörel bazda en yüksek büyüme, sabit fiyatlarla yüzde 13.7 ile gayrimenkul, kiralama ve iş faaliyetlerinde yaşandı. Yılın tamamında tarım yüzde 7.3 gerilerken, balıkçılık yüzde 8.3, madencilik ve taşocakçılığı yüzde 8.1, imalat sanayii yüzde 5.4, elektrik, gaz, sıcak su üretimi ve dağıtımı yüzde 6.3, inşaat yüzde 5 oranında büyüdü.

Cari açık oranı düştü
TÜİK’in 1987 bazlı eski GSMH yerine kullanmaya başladığı 1998 bazlı yeni GSYH serisi, Türkiye ekonomisinde “Aşil’in topuğu” olarak nitelendirilen cari işlemler açığının milli gelire oranını bir anda aşağı çekti. Uluslararası kredibilite ve ekonominin durumu hakkında en önemli göstergelerin başında gelen cari açığın milli gelire oranı, 2007’de eski seriye göre yüzde 8 dolayında beklenirken, yeni milli gelir kalıbında yüzde 5.8 çıktı.

Uzmanlar: Yavaşlama sürebilir
İş dünyası, büyüme rakamlarını yetersiz bulurken, ekonominin, ülkenin birinci gündem maddesi haline gelmesi gerektiğine dikkat çekti. Uzmanlarsa büyümenin hedefin altında kalmasını, “Ekonomik sorunlar gündemdeki yerini sağlamlaştırdı” diye yorumladı. Uzmanlar tarımdaki olumsuz performans devam etmese bile çekirdek sektörlerdeki zayıf görünümün bu dönemde derinleşmesiyle düşük büyüme sürecinin devam edeceğini öngördü.
Türkiye ekonomide 17’nci, kişi başı gelirde 54’üncü

ANKARA AA

Türkiye, milli gelir hesabını revize etmesinden sonra dün açıkladığı büyüme rakamlarıyla kişi başına gelirde 10 basamak birden yükseldi

Merkez Bankası, rotayı kırıyor mu?

ANKARA Milliyet

Merkez Bankası, ekonomide yatırım eğiliminin bozulmasını, istihdamın gerilediğini, küresel dalgalanma nedeniyle risklerin arttığını gerekçe göstererek iktisadi faaliyetin etkilenmemesi için, yüzde 4'lük enflasyon hedefine ulaşılması konusunda katı tutum izlemeyeceğini açıkladı.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun (PPK) kısa vadeli faizleri sabit tutma kararı aldığı mart kurul toplantısının değerlendirme özeti yayımlandı. Gıda ve enerji fiyatlarıyla küresel belirsizliklerin yüzde 4'lük enflasyon hedefine ulaşılmasını geciktirebileceği belirtilen özette şöyle denildi:

Eleştiriliyordu
"İçinde bulunulan konjonktür göz önüne alınarak hedefe ulaşma süresiyle ilgili katı bir politika izlenmemektedir. Arz şoklarından kaynaklanan enflasyon artışına sert tepki verilmesi dalgalanmalara yol açabilmektedir. Hedefe ulaşmanın zamanlaması emtia ve finans piyasalarındaki gelişmelere bağlı olarak farklılaşabilecektir."
Enflasyon hedefine ulaşma ve fiyat istikrarını sağlama konularına sürekli vurgu yapan Merkez Bankası'nın son açıklaması, "Merkez Bankası rotasını değiştiriyor mu?" sorusunu gündeme getirdi. Bu açıklama, hükümet ve iş dünyası tarafından dile getirilen "Büyümeye, istihdama kayıtsız kalıyor" eleştirisinin Merkez Bankası tarafından önümüzdeki dönemde daha fazla dikkate alınacağı şeklinde yorumlandı.

Gıda ve enerji korkutuyor
 Kurulun 19 Mart'ta yaptığı toplantısına ilişkin değerlendirme özetine göre, şubatta gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar sonucunda yükselen yemek ile ulaştırma hizmetleri fiyatları, hizmet grubu enflasyonundaki iyileşmeleri sınırladı.
Kurul, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışların, enflasyondaki düşüşü geciktirdiği değerlendirmesinde bulundu. Bunun yanında, özel kapsamlı fiyat endeksleri ile ölçülen enflasyon göstergelerinde yılın ikinci çeyreğinden itibaren baz etkisinden kaynaklanan yukarı yönlü bir hareket görülebileceği not edildi.

Umut talepte!
Finansal piyasalarda artan oynaklığın ve kredi koşullarındaki sıkılaşmanın önümüzdeki dönemde kredi genişlemesini ve iç talebi sınırlamaya devam edeceği tahmin edildi.
Bu çerçevede kurul, talep koşullarının enflasyondaki düşüş sürecine katkıda bulunmaya devam edeceği değerlendirmesinde bulundu. İç talebin mevcut görünümü göz önüne alındığında döviz kurundan fiyatlara geçiş etkisinin bu aşamada sınırlı kalacağı tahmin edildi. Gıda ve enerji fiyatlarındaki birikimli artışlar bir yandan enflasyondaki düşüşü geciktirirken diğer yandan beklentilerdeki iyileşmeyi engelledi.

Mali disiplin uyarısı
 Mevcut konjonktürde mali disiplinin sürdürülmesinin özel bir önem taşıdığı bildirilen açıklamada, Merkez Bankası’nın orta vadeli tahminlerini oluştururken, kamu harcamalarının bütçe hedefleri doğrultusunda şekillendiği bir çerçeveyi esas aldığına dikkat çekildi.
Faiz dışı bütçe fazlası hedefine ulaşılabilmesi için ek finansman gereksinimi doğması halinde, bu ihtiyacın dolaylı vergi artışlarıyla değil harcama kısarak karşılanacağının varsayıldığı vurgulanan açıklamada, “Bu varsayımlar gerçekleşmezse enflasyon ve para politikası görünümü de değişebilecektir" denildi

 

Yeni seriyle kişi başına gayri safi yurtiçi hasılası (GSYH) 9 bin 333 dolara yükselen Türkiye, IMF’nin kişi başına GSYH sıralamasında Uruguay, Brezilya, Gabon, Botswana, Romanya, Ekvator Ginesi, Venezuela, Meksika, Rusya ve Seyşeller’i geride bırakarak 64’üncü sıradan 54’üncü sıraya çıktı.
IMF’nin Ekim 2007 tahmini verilerinden yapılan derlemeye göre, dün açıklanan 1998 bazlı yeni seriyle 2007 yılı GSYH rakamlarıyla Türkiye, kişi başına GSYH’de 10 basamak birden yükseldi. Eski seriyle 2007 için IMF tarafından 6 bin 548 dolar olarak tahmin edilen kişi başına GSYH rakamıyla Türkiye, Lübnan’ın önünde, Uruguay’ın ardında 64’üncü sıradaydı.
Yeni açıklanan kişi başına GSYH rakamıyla Türkiye, Uruguay, Gabon, Botsvana, Ekvator Ginesi, Seyşeller’in yanı sıra 6 bin 842 dolar kişi başına GSYH’si olan dünyanın 10’uncu büyük ekonomisi Brezilya’yı, 7 bin 352 dolarlık Avrupa Birliği (AB) üyesi Romanya’yı, 8 bin 252 dolarlık petrol zengini Venezuela’yı, 8 bin 426 dolarlık dünyanın 15’inci büyük ekonomisi Meksika’yı, 8 bin 612 dolarlık, petrol, doğalgaz zengini, dünyanın 11’inci büyük ekonomisi olan Rusya’yı geride bıraktı.

 
Dentsu, Türkiye’de

Dünyanın önde gelen reklam ajanslarından Drive-Dentsu, İstanbul ofisini açtı. Dentsu Uluslararası Genel Müdür Yardımcısı Tomoharu Tsuruda, Türkiye’nin parlak bir geleceğe sahip olduğunu söyledi. Tsuruda, Türkiye’de hızlı büyüme yaşandığını belirterek, pazarın Dentsu için önemli olduğunu vurguladı.
Drive Communication ve Dentsu ortaklığının önemine değinen Tsuruda, “Ortadoğu ve Kuzey Afrika’da dahil, bölgenin en etkin ajansı olan Drive Communication, İstanbul ofisiyle bu ortaklığa artı değer katmaktadır” dedi.
Drive Communication’ın CEO’su Cheriff Tabet ise İstanbul ofisinin çok önemli bir adım olduğunu söyleyerek, “Drive’ı kurduğumuzda, amacımız bölgenin lider ajansı olmaktı. Bugün İstanbul ofisimiz ve Dentsu ortaklığımızla bunu başardık” dedi.
8.9 milyar dolara Absolut

EKONOMİ SERVİSİ

İsveçli Absolut Vodka’nın üreticisi ‘Vin&Spirit’in özelleştirme ihalesinden 8.89 milyar dolarlık fiyat çıktı. Kazanan, ‘Chivas Regal’ adlı viskinin üreticisi Pernod Ricard oldu

Absolut Vodka yıllık satışları 10 milyon kasanın üzerinde olan dört markadan biri.Fransız likör üreticisi Pernod Ricard SA, dünyaca ünlü İsveçli votka markası Absolut Vodka’nın üreticisi ‘Vin&Spirit’ firmasını, girdiği özelleştirme ihalesinde 8.89 milyar dolar (5.63 milyar euro) satın aldı.
Büyük içki şirketlerinin kıyasıya rekabet ettiği özelleştirme ihalesine, Pernod Ricard şirketinin yanı sıra ABD’li Fortune Brands, dünyanın en büyük rom üreticisi Bermuda merkezli Bacardi ile İsveç merkezli EQT katıldı.

İsveç’te üretim şart!
Pernod Ricard, ihaleyi, borçlar dahil 5.63 milyar euro vererek kazandı. Pernod Ricard, ünlü viski markası ‘Chivas Regal’ ile’Mumm’ şampanyası gibi tanınmış markaların üreticisi. Satışla ilgili açıklama İsveç hükümet yetkilileri tarafından yapıldı. Bu açıklamada, satın alma işlemlerinin tamamlanmasının ardından ‘Vin&Spirit’in merkezinin yine İsveç’te kalma ihtimalinin kuvvetli olduğu belirtildi. Hükümet yetkilileri gerekli işlemlerin tamamlanmasının ardından devir işleminin yaz aylarının başında tamamlanacağını bildirdi. Açıklamada ayrıca, Pernod Ricard’ın anlaşmayla, Vin&Spirit’in “Beam Global Spirits&Wine” firmasındaki yüzde 10’luk hissesi hariç şirketin tamamını alacağı kaydedildi.
Pernod Ricard Başkanı Patrick Richard ise, bu konuda herhangi bir anlaşmanın altına imza atmadıklarını belirttiği açıklamasını, “İsveçli bir markanın üretim yeri İsveç olmalı” diyerek noktaladı.
Babeau, Absolut Vodka’nın ABD’de makul oranda büyüme, ABD dışında ise güçlü büyüme göstermesini beklediklerini söyledi.

 

2007’de 128 milyon şişe sattı
Absolut Vodka’dan geçen yıl 12 şişelik kasalardan 10.7 milyon adet satıldı. Absolut Vodka, İngiliz alkollü içki üreticisi Diageo’nun ürettiği Smirnoff, Bacardi rom ve Johnnie Walker viskisinin ardından dünyanın en fazla satan dördüncü markası. Bu arada Absolut Vodka’nın üretiminin yarıya yakını ABD’de satılıyor. Dünyanın ikinci büyük şarap ve alkollü içkiler üreticisi Pernod Ricard’ın piyasa değeri ise 15 milyar euro’yu buluyor.
Dolar 1.35’ten döndü, İMKB Avrupa’yla coştu

Güne AKP’ye kapatma davasının tedirginliğiyle başlayan piyasalar, öğleden sonra yurtdışı piyasalardaki olumlu havayla rahatladı. Dolar, 1.3170 YTL’ye geriledi, İMKB yüzde 4.25 değer kazandı.
Sabah 1.3460 YTL ile Ağustos 2007’den bu yana en yüksek seviyesine çıkan dolar, daha sonra bu seviyeden gelen satışlarla 1.31 YTL’ye kadar geriledi. Uzmanlar, dolardaki hareketin yabancı alımlarından kaynaklandığına dikkat çekti.
Düşüşle açılan İMKB ise Avrupa borsalarındaki yükselişi izledi. Endeks, günü yüzde 4.25 değer kazanarak 40 bin 674 puandan tamamladı. Bu arada JP Morgan, İMKB 100 Endeksi için yılsonu hedef tahminini 64 binden 49 bine çekti. Enflasyon ve cari işlemler açığı nedeniyle oluşan kırılgan yapı bu değişikliğe gerekçe olarak gösterildi.

 
‘Her yıl yeni bir modelimiz olacak’

ÇAĞNUR HATİPOĞLU Bursa

Oyak Renault’nun ilk Türk Genel Müdürü olarak dün göreve başlayan Tarık Tunalıoğlu, işbaşı yaptığı gün, sadece Bursa’da üretilen yeni Clio Grand Tour’un tanıtımını yaptı. Türkiye lansmanı, üretildiği şehirde dün kapılarını açan Bursa Oto Show’da gerçekleştirilen Clio Grand Tour, 18 Nisan’dan itibaren satılmaya başlanacak.
Aracın tanıtım toplantısında konuşan Tunalıoğlu, son 10 yılda 11 milyar dolarlık ihracat ve 1.3 milyar doların üzerinde de yatırım yapan Oyak Renault’nun her yıl yeni bir modeli bantlardan indireceğini belirtti. Son 6 yılda fabrikanın üretimin üç katına, istihdamın da 6 bin 300’e ulaştığını hatırlatan Tunalıoğlu, “Renault 2009 Kontratı” uyarınca Bursa’ya görevler düştüğünü belirtti.

Grand Tour’a talep
Renault 2009 Kontratı gereği bu sürenin sonuna kadar 13’ü tamamen yeni olmak üzere toplam 26 modelin pazara sunulmasının hedeflediğini anımsatan Tunalıoğlu, şöyle devam etti:
“Oyak Renault’da her yıl yeni bir model olacak. Bugüne kadar her yıl zaten yeni bir projeyi ortaya koyduk. Bursa’da üretilecek modelin, mutlaka Türkiye pazarında çok satacak bir ürün olması gerekiyor. Türkiye’nin en çok satan iki modelini biz üretiyoruz. Bundan sonra da bu strateji aynen devam edecek.”
Tunalıoğlu, Bursa’da 3 modelin 5 farklı kasasını ürettiklerini de belirterek, “Fabrikanın esnek olması, farklı modelleri üretmemize imkan veriyor. Bu da bizim endüstriyel becerimizden kaynaklanıyor” diye konuştu.
Emzirme parasına SGK karar verecek

Sigortalılara ödenecek emzirme yardımına Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) karar verecek. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nda değişiklik öngören tasarının TBMM Genel Kurulu görüşmeleri sırasında sosyal taraflarla varılan mutabakat çerçevesinde değişiklikler yapıldı. Tasarının 10. maddesi üzerinde değişiklik yapılarak asgari ücretin üçte biri tutarında (203 YTL) olması öngörülen emzirme ödeneğine SGK tarafından karar verilmesi benimsendi. Sigortalı kadın, sigortalı erkeğin çalışmayan eşi ile BAĞ-KUR’lulara, çocuğun yaşaması şartıyla, doğum tarihinde geçerli olan ve SGK Yönetim Kurulu’nca belirlenip, bakan tarafından onaylanan tarife üzerinden emzirme ödeneği verilecek.

Prim gün sayısı 7 bin 200
Önergeyle, tasarıda yer alan evlenme ödeneğinin sigortalıların eşlerine  verilmesi hükmü kaldırıldı. Bu ödeneği sigortalının dul eşi alamayacak, sadece kız çocukları alacak. Bu arada tasarıda yine sosyal taraflarla varılan mutabakat sonucunda değişiklik yapılarak, SSK’lılar açısından, emeklilik için doldurulması gereken prim ödeme gün sayısı 9 binden 7 bin 200 güne düşürüldü.


Ocak ayından itibaren 15 Avrupa ülkesinde satışa çıkan Clio Grand Tour’dan şimdiye kadar 20 bin adet ihraç edildiğini vurgulayan Tunalıoğlu, “Avrupa’da beklenenin üzerinde ilgiyle karşılaştık. Yüzde 90’ı ihracat olmak üzere yıllık 60 bin adet üretim hedefi koymuştuk. Ancak talep artışıyla bu rakamı yüzde 50 artırma karar verdik. Artışı, modeller arasında paylaştırarak sağlayacağız” ifadesini kullandı.
18 Nisan’da Türkiye’de satışa çıkacak Grand Tour, iki benzinli (1.2 lt / 65 HP, 1.4 lt /98 HP) ve iki de dizel (1.5 lt 65 ve 80 HP) motor seçeneklerine sahip. Fiyatıysa 27 bin YTL’den başlayacak.
Enflasyon patikadan şaştı

EKONOMİ SERVİSİ

Martta tüketici fiyatları yüzde 0.96, üretici fiyatları yüzde 3.17 arttı. Yıllık tüketici enflasyonu yüzde 9.15’le hedefle uyumlu patikadan çıktı. Merkez, IMF’ye mazeret mektubu yazacak

 

Mart ayında enflasyon Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) bazında yüzde 0.96, Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) bazında da yüzde 3.17 olarak gerçekleşti. TÜİK’in açıkladığı verilere göre, ocak-mart döneminde TÜFE’de yüzde 3.09, ÜFE’de yüzde 6.26 fiyat artışı yaşandı. Martta yüzde 3.17 artan ÜFE, bundan önceki en şiddetli küresel finans dalgalanmasının yaşandığı Haziran 2006’dan sonraki dönemin rekorunu kırdı. Yıllık ÜFE de 12 ay sonra ilk defa çift hane oldu.
Mart ayı itibariyle 12 aylık ortalamalara göre yıllık enflasyon ise tüketici fiyatlarında yüzde 8.40, üretici fiyatlarında yüzde 5.95 düzeyinde gerçekleşti. Yıllık enflasyon TÜFE’de 9.15, yüzde ÜFE’de yüzde 10.50 oldu. Yıllık enflasyon, 2007 Mart‘ına kıyasla TÜFE’de 0.42 puan, ÜFE’de 1.71 puan düşmüş olsa da 2008 Mart sonu itibariyle yüzde 9.1 olan belirsizlik aralığı üst sınırı aşıldığı için Merkez Bankası, IMF’ye mektup yazacak.

Beklentiyi aştı
Uzmanlar martta TÜFE’nin yüzde 0.68, ÜFE’nin de yüzde 1.5 artacağını tahmin ediyorlardı. Böylece martta da enflasyon beklentiyi aşmış oldu.
TÜFE’de ana harcama grupları itibariyle bir ay önceye göre en yüksek artış yüzde 2.19 ile çeşitli mal ve hizmetler grubunda oldu. Fiyatlar giyim ve ayakkabı grubunda yüzde 1.80, eğlence ve kültür grubunda yüzde 1.30, lokanta ve otellerde yüzde 1.21, ulaştırmada yüzde 1.18, ev eşyasında yüzde 1.12, gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 1.04, haberleşmede yüzde 0.43, eğitimde yüzde 0.39, konutta yüzde 0.37, alkollü içecek-tütünde yüzde 0.21 ve sağlıkta yüzde 0.08 arttı.
2006 Mart’ına göre TÜFE’de en yüksek artış yüzde 14.71’le konut grubunda gerçekleşti. Gıda ve alkolsüz içecekler (yüzde 13.40) ile lokanta ve oteller (yüzde 11.44) en yüksek fiyat artışının kaydedildiği diğer harcama grupları oldu.

ÜFE, sanayiyle arttı
Martta yüzde 3.17’yle kötü sürpriz yapan üretici enflasyonu, sanayiden kaynaklandı. Aylık enflasyon tarımda yüzde 0.82, sanayide yüzde 3.7 oldu. Yıllık bazda ise en yüksek enflasyon yüzde 16.28’le tarımda gerçekleşti.
Geçen ay sanayinin üç sektöründen madencilik ve taşocakçılığında yüzde 3.53, imalat sanayinde yüzde 3.99, elektrik, gaz, su sektöründe yüzde 0.91 fiyat artışı yaşandı. Alt sektörler bazında değerlendirildiğinde ay boyunca yükselen demir fiyatlarının endekse de yansıdığı, en yüksek aylık artışın yüzde 14.51’le ana metal sanayiinde olduğu görüldü. Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri yüzde 13.34, ham petrol ve doğalgaz çıkarımı yüzde 8.61’le ana metal sanayiini izledi.
Yıllık fiyat artışının en yüksek olduğu sanayi alt sektörleri yüzde 45.84’le petrol ve doğalgaz çıkarımı, yüzde 39’la kok kömürü ve rafine petrol ürünleri, yüzde 26.57 ile metal cevheri, yüzde 17.19’la ana metal sanayii oldu.

 

TÜFE şampiyonu limon ÜFE’ninki demir çubuk
Tüketici fiyatları bazında martın zam şampiyonu yüzde 15.27 ile limon oldu. Limonu yüzde 13.60 ile çarliston biber, yüzde 12.54 ile portakal, yüzde 9.47 ile mercimek, yüzde 7.92 ile mücevher izledi. En fazla fiyat düşüşü yüzde 25.28’le yeşil soğanda görüldü.
ÜFE kapsamında ise martta en çok fiyat artışı yüzde 22.09 ile demir veya alaşımsız çelikten çubuklarda görüldü. Bunu yüzde 17.54 ile motorin dizel yakıt, yüzde 13.41 ile fuel-oil, yüzde 11.35 alüminyum plakalar izledi. ÜFE’de en fazla fiyat düşüşü yüzde 8.85 ile deri bayan ayakkabısında yaşandı.
Enerji Bakanı Güler hediye kabul etmedi

EKONOMİ SERVİSİ / TUĞBA TEKEREK

Kendisine sunulan hediyeyi kabul etmeyen Güler, altın külçeleriyle poz verdi.

Enerji Bakanı Hilmi Güler, İstanbul Altın Rafinerisi’nde Türkiye’nin dünya altın sektöründeki yeri ve gelecekteki rolünün değerlendirildiği ‘Türkiye’nin Dünya Altın Merkezi Olması’ konulu toplantıya katıldı. Toplantıda Bakan Güler’e Altın Rafinerisi Başkanı Ömer Halaç tarafından Fenerbahçe’nin önceki gün Chelsea’yi yenmesinden dolayı altın bir Fenerbahçe rozeti takıldı. Halaç’ın daha sonra altın bir kol düğmesi  vermek istediği Bakan Güler, “Bu fazla oldu” diyerek hediyeyi kabul etmedi.

‘Altın içimizi ısıtıyor’
Toplantıda altın sektörünün önde gelen isimleriyle buluşan Güler, yaptığı konuşmada Güney Afrika’yla altın ve diğer kıymetli metaller konusunda işbirliğine gidileceğini belirterek, “İstanbul inşallah mücevherat ve altın merkezi olacak. Altın çağını yaşayacak” dedi.
Bakan Güler, maden yasasında değişiklikler yaparak, madencilik konusundaki tartışmaları en az indirmeyi hedeflediklerini de söyledi.
Güler’in verdiği bilgiye göre, yasayla beraber Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) statüsü de değişecek. Toplantıda konuşan Koza Altın İşletmeleri Genel Müdürü Hayri Öğüt de, İzmir Kozak Yaylası’nda yaptıkları altın madenciliği çalışmasının bölgedeki çam fıstıklarına zarar vermediğini söyledi. Toplantı sonrası yapılan altın döküm işlemini de izleyen Bakan Güler, işlem sırasında sıcaklığın artması üzerine “İçimizi ısıtıyor” şeklinde bir espri yaptı.
Emekliye ve sigortalıya ikinci iş kapısı açık

Gülçin Üstün

Emekli olduktan sonra  çalışanın maaşı kesilecek mi?
Yasadan sonra sigortalı olan
-  Yasa yürürlüğe girdikten sonra ilk defa sigortalı olan ve daha sonra koşulları sağladıktan sonra emekli olup yaşlılık aylığı bağlananlar yeniden çalışmaya başlarlarsa emekli aylıkları kesilecek.
-  Ancak tarımsal faaliyette bulunalar hariç kendi nam ve hesabına çalışmaya başlayanlar (Bugünkü Bağ-Kur kapsamında olan işler kastediliyor) sosyal güvenlik destek primi ödeyerek aylığı kesilmeksizin çalışma imkanı tanınacak. Bu kişiler almakta oldukları aylıklar üzerinden yüzde 15 oranında destek primi ödeyecek.
-  Bu oran yasanın yürürlüğe girdiği yıl yüzde 12 olacak, daha sonra her yıl yüzde 1 artarak yüzde 15’e ulaşacak.

Yasadan önce sigortalı olan
-  Uygulamadan halen sigortalı olanlar ve emekliler etkilenmeyecek. Bu kişiler aylıkları kesilmeksizin, prime esas kazançları üzerinden yüzde 31-36 oranında destek primi ödeyerek çalışabilecek. İsterlerse emekli aylıklarını kestirip, destek primi ödemeden de ikinci işte çalışabilecekler. Bu durumda istedikleri zaman yeniden başvuru yaparak emekli aylığı bağlatabilecekler.
-  Söz konusu uygulama, yasanın yürürlüğe girmesinden sonra sigortalı olacakların emeklilikten sonra çalışmasını zorlaştıracak. Ancak şu anki gibi erken yaşta emeklilik mümkün olmayacağından, zaten emeklilerin ikinci işte çalışması pek mümkün olmayacak.

Dula, yetime aylık bağlama şartı 5 yıl sigorta ve 900 gün prim
Mevcut durum-  Mevcut mevzuata göre 5 yıldan beri sigortalı olan ve en az 900 gün primi ödenmiş SSK’lılar ile 5 yıl sigorta primini tam olarak ödeyen Bağ-Kur sigortalılarının geride bıraktığı dul ve yetimlere aylık bağlanıyor.
-  Memur yakınlarının bu haktan yararlanması için ölen sigortalının en az 10 yıllık hizmeti bulunması gerekiyor.

Yasa çıktıktan sonra
n Yeni kanunla ölüm aylığı bağlanması için 5 yıl sigortalılık ile borçlanma hariç 900 gün prim ödenmesi yeterli olacak.
n Yasa geçmişte 10 yıl şartı sağlanamadığı için aylık bağlanamayan memurların hak sahiplerine de kolaylık getirecek. Örneğin eşi 8 yıllık memurken vefat eden ve bu nedenle kendisine aylık bağlanmayan dullar, yasanın yürürlük tarihinden sonra başvurursa kendilerine ve yetim çocuklarına aylık bağlanabilecek.

Prim gününü doldurup 65 yaşını doldurmayana kolaylık
Mevcut durum
-  Halen SSK’lılar (2000’den sonra sigortalı olan) 7 bin, memur ve esnaf ise 9 bin gün prim ödeyerek emekli olabiliyor. Reform yasasının Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilen metninde (5510 sayılı kanun) prim ödeme gün sayısının, yasanın yürürlük tarihinden sonra sigortalı olacaklar için kademeli olarak 9 bine çıkarılması öngörülmüştü.

Yeni dönemde
-  Sosyal taraflarla hükümet arasında yapılan mutabakat sonucu bu rakam 7 bin 200’e düşürüldü. Düzenleme, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi. (Prim ödeme gün sayısı kanunun ilk haline göre düşmüş gözükse de SSK’lılar için 200 gün arttı. Yani yasanın yürürlük tarihinden önce sigortalı olmak prim ödeme gün sayısının 200 gün daha düşük olmasını sağlayacak. Memur ve esnaf mevcut düzenlemede olduğu gibi yine 9 bin gün prim ödeyerek emekli olabilecek.)
-   Emeklilik yaşı ise yasanın yürürlük tarihinden sonra işe giren tüm sigortalılar için kademeli olarak 65’e çıkacak. Bu durumda prim ödeme gün sayısını doldurmak yetmeyecek, sigortalıların yaş şartını da yerine getirmesi gerekecek. Meclis Genel Kurulu’nda kabul edilen önergeye göre, prim gününü doldurduğu halde 65 yaşını doldurmayanlara kolaylık sağlanacak. Bu kişiler prim gününü doldurdukları tarihte geçerli olan yaşa göre emekli olabilecek.
Tasarıya göre 2010 yılında sigortalı olan 20 yaşında bir erkek 7200 prim ödeme gün sayısını yaklaşık 20 yılda tamamlayacak. Yani 2030’da gerekli prim gününe sahip olacak ancak, henüz 40 yaşında olduğundan, çalışmaya devam edecek. Sigortalı 20 yıl daha çalıştığında 60 yaşına gelecek ama tasarıdaki kademeye göre 2050’de emekli olabilmek için gerekli yaş 65 olduğundan 5 yıl daha çalışması gerekecek. Kabul edilen önergeye göre emeklilik gereken yaşın prim ödeme gün sayısının dolduğu tarihe göre belirlenmesi esası getirilecek. Yani örnekteki sigortalı 7200 günü doldurduğu 2030 yılındaki emeklilik yaşı olan 60’a göre emekli olacak. Böylece 5 yıl daha az çalışacak.

 

Çocuklara sigorta yaptırılıyor
Yeni yasanın prim günü ve yaş gibi ağırlaşan şartlarını göz önüne alan bazı aileler, yasadan önce çocuklarını kısa bir süre de olsa sigortalı gösterme telaşında. Amaç, eski yasaya tabiilik hakkı kazanmak.


Yıpranma tazminatında yasaya kadarki dönem kazanılmış hak
Yasadan önce mevcut durum:
Yürürlükteki düzenlemelere göre kamu ve özel sektörde istihdam edilen, ağır ve tehlikeli işlerde çalışanlar kamuoyunda “yıprama tazminatı” olarak bilinen fiili hizmet zammından yararlanıyor. İşveren tarafından da bu çalışanlar adına daha fazla prim yatırılıyor.
-  Fiili hizmet zammından yararlananlar arasında kurşun ve arsenik işleri, cam fabrika ve atölyeleri, civa üretimi işleri sanayi, çimento fabrikaları, kok fabrikalarıyla termik santrallar, alüminyum fabrikaları, demir ve çelik fabrikaları, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde subay, yedek subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar, emniyet ve polis mesleği ile MİT mensupları, gazeteciler, posta dağıtıcıları, havayolları uçuş personeli, devlet tiyatrosu sanatçıları yer alıyor.
-  Bu meslek gruplarındaki sigortalılar çalıştıkları her yıl için 60-180 gün fiili hizmet zammı kazanıyor. Bu süreler zorunlu emeklilik süresi ve yaşına indirim olarak uygulanıyor. Ancak bu zamdan yararlanmak için sigortalının yasa kapsamındaki işyerlerinde 3 bin 600 prim ödeme gün sayısını doldurması şartı aranıyor.

Yasadan sonraki durum:
-  Tasarı ile gazeteciler, milletvekilleri, posta dağıtıcıları, havayolları uçuş personeli, lokomotif makinistleri, infaz koruma memurları, posta dağıtıcıları, devlet tiyatrosu sanatçıları ile Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası şef ve üyeleri yıpranma payından yararlanamayacak.
-  Ancak bu kişilerin kazanılmış hakları korunacak. Yani bu iş kollarında çalışanlar, yasanın yürürlük tarihinden önceki yıllarda hak ettikleri fiili hizmet zammından yararlanacak. Tasarının geçici 7. maddesine göre, bu kişiler için 3 bin 600 günü doldurma şartı aranmayacak. Yani yasadan önce 5 yıl sigortalılık süresi olan bir postacı, buna karşılık hak ettiği fiili hizmet zammını alabilecek. Ancak söz konusu çalışanların gelecek yıllarda bu haktan mahrum kalacak olması emeklilik planlarını değiştirecek.

Düşük gelirlinin sağlık primi devletten
Tasarıya göre aile içinde kişi başına düşen gelir 202 YTL’den az olanların sağlık primlerini devlet öderken, geliri bu rakamların üzerinde olanların sağlık primi ödemeleri gerekecek.
Tasarı, çalışanların işsiz kalma tarihinden itibaren 10 gün içinde iş bulamamaları durumunda sağlık primlerinin nasıl ödeneceğinin belirlenmesini öngörüyordu. Sosyal tarafların uzlaşma görüşmeleri neticesinde işten herhangi bir nedenle ayrılan sigortalının 100 gün daha sağlık hizmeti alabilmesi kararlaştırıldı.
İş akti askıda olan kamu çalışanlarının sağlık hizmetleri de kurumlarınca ödenecek. Böylece işsiz kalanların sigorta kapsamında sağlık hizmetlerinden daha uzun süre yararlanması sağlandı.
Çağlayan: Teşvikler tümüyle durdurulmadı

Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan, 5084 kapsamındaki teşviklerin tümüyle durdurulmasının söz konusu olmadığını belirterek, “Bedelsiz arsa tahsisi ve vergi destekleri devam ediyor” dedi.
Bakan Çağlayan, bu açıklamayı, Danıştay 10. Dairesi’nin aldığı karar çerçevesinde ‘İl Teşviklerinin Durdurulduğu’ yönündeki haberlerle ilgili olarak yaptı.
Çağlayan, “Bedelsiz arsa ve vergi destekleri uygulanmaya devam ediyor. Sigorta işveren primi desteği ve enerji desteğiyle ilgili yürütmeyi durdurma kararı verildi” dedi.

Yeni düzenleme yolda
Teşviklerin tümüyle durdurulmasının söz konusu olmadığını bildiren Bakan Çağlayan, şöyle devam etti:
“Danıştay, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sigorta primi işveren hissesi teşvikiyle ilgili genelgeyi ve Hazine Müsteşarlığı’nın da enerji desteğiyle ilgili tebliği çıkarırken, usul ve esasları Çalışma Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı’nın görüşlerini almadan belirlediği yönünde yapılan başvuru üzerine usul (şekil) yönünden yürütmeyi durdurmuştur.
Teşviklerin tümüyle durdurulması söz konusu değil. Bedelsiz arsa tahsisi ve vergi destekleri devam etmekte. Kararla, 49 il ve iki ilçede mevcut işletmelerin sadece sigorta primi işveren hissesi ve enerji desteği uygulamasında kısa süreli bir gecikme ortaya çıkabilecek olup, ilgili kurumların yazılı görüşleri doğrultusunda en kısa sürede yeni düzenleme yapılacak ve uygulama aksamadan devam ettirilecektir.”
Riskli mükellefin profili çıkarılıyor

ANKARA Milliyet

 

Gelir İdaresi Başkanlığı, vergi kayıp ve kaçağıyla mücadele amacıyla Risk Yönetim Birimi oluşturdu. Sahte belge düzenleyen ve bunları kullananların takibi için devreye sokulacak kod sistemine dönük çalışmalar da tamamlandı.
Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada yeni kurulan birimin, mükelleflerin risk profillerini çıkarmaya başladığı, veri ambarında gerek mükelleflerin, gerekse üçüncü kişilerden alınan bilgiler ışığında riskli mükellefleri daha isabetli tespit eden bir model geliştirdiği kaydedildi. Açıklamada, risk yönetimi sisteminin diğer bir ayağını da katma değer vergisi denetimi ve vergi iadeleri için geliştirilen modelin oluşturduğu belirtilerek şöyle denildi:

Risksizlere hızlı iade
“Öncelikle mükelleflerin iade alacaklarının üçüncü kişi vergi borçlarına mahsup imkanı tamamen ortadan kaldırılmıştır. Ayrıca, mal müdürlükleri bünyesinde iadeye konu işlem yapan mükellefler, teknik kapasitenin daha fazla olduğu vergi dairesi müdürlüklerine nakledilmiştir.
Öte yandan, aktif büyüklükleri, üretim kapasitesi, istihdam düzeyi ve vergi iadeleri bakımından geçmiş performansı göz önünde bulundurulmak suretiyle risksiz olan mükelleflere iadelerin herhangi bir formalite aranmaksızın talep üzerine ve vakit geçirilmeksizin yapılması yönündeki çalışmalarımız son aşamaya gelmiş bulunmaktadır.”
Beko Elektronik A.Ş., Grundig Elektronik oldu

 

Arçelik tarafından yapılan açıklamaya göre, bundan böyle Beko Elektronik A.Ş. şirketinin ismi Grundig Elektronik A.Ş. olarak değiştirildi.
Açıklamada, Beko’nun, Aralık 2007’de yüzde 50 Alba hissesini de satın almasıyla başlayan süreçle, Grundig Multimedia B.V.  ve Grundig markasının tek sahibi olmasını takiben, ticari ünvanını, “Grundig Elektronik A.Ş.” olarak değiştirme kararı aldığı hatırlatıldı.
Karar, şirketin genel kurul toplantısında görüşülerek onaylandı. Bu değişikliğin ardından Beko markası aynen korunacak. Faaliyet gösterdiği tüm ürün gruplarında bu markayla üretim, satış ve pazarlama faaliyetleri sürdürülecek.
Toplantıda alınan bir diğer karara göre de, Arçelik, hissedarlarına 100 milyon YTL temettü dağıtacak.
Buna göre Arçelik’in her 1 YTL’lik nominal hisse için 0.250 YTL brüt temettü dağıtacağı kaydedildi. Ödemeler, 12 Mayıs’ta başlayacak.
Nokia, cepten sesli yol tarifi yapacak

EKONOMİ SERVİSİ

Cep telefonu üreticisi Nokia, dün İstanbul’da düzenlediği bir toplantıyla yeni hizmetlerinden Nokia Maps’i (harita) Türkiye’de kullanıma sundu. Haritalama ve navigasyon (konum belirleme - GPS) gibi lokasyon tabanlı servisleri içeren bu yeni servis, opsiyonel olarak satın alınabilen sesli navigasyon özelliğini destekliyor.
Nokia Türkiye yetkilileri, kullanıcıların bu yeni hizmetle birlikte, adres aranırken karşılaşılar zorluklardan kurtulacağını belirtti.
Nokia Türkiye Genel Müdürü Imfred de Jong, “Nokia Maps sayesinde, insanlara hiç bilmedikleri bir yerde bile olsalar çevrelerini o bölgenin yerel halkından biri gibi keşfetme olanağı tanıyoruz. Bu servisle şu anda İstanbul ve Ankara illeriyle Türkiye’deki ana yolların tamamını içeren bir navigasyon kapsama alanımız var. Kapsama alanının genişletilmesi için sürekli geliştirme ve güncelleme faaliyetlerinde bulunuyoruz” dedi.
Nokia Türkiye Pazarlama Müdürü Sertaç Şener ise konuyla ilgili şunları söyledi:
“Şu anda GPS destekli Nokia N95, N95 8GB ve N82 ile, sürücüler araçlarında ücretsiz rota belirleme servisinden faydalanıyor. Opsiyonel olarak satın alınabilen navigasyon servisiyle görsel ve sesli yönlendirme hizmetine ulaşabiliyorlar, haritalar ise telefonlara yüklü olarak sunuluyor. Ayrıca, kullanıcılar düzenlenecek olan kampanya ile 3 aylık ücretsiz navigasyon paketinden de yararlanabilecekler” diye konuştu
Kanyon, dünya perakende ödüllerinde finalist oldu

İSTANBUL AA

Kanyon alışveriş merkezinin, Dünya Perakende Kongresi kapsamında verilecek Dünya Perakende Ödülleri’nde, ‘Yılın Perakende Noktası’ kategorisinde finale kaldığı bildirildi.
Kanyon’dan yapılan açıklamada, Kanyon’un finaldeki rakipleri arasında İngiliz Selfridge’s, Kopenhag’ın önemli alışveriş duraklarından Illum, Moskova’nın yeni alışveriş merkezlerinden Evropeyskiy gibi projeler ile Polonya’dan Varşova’daki Zlote Tarasy ile Lodz kentindeki Manufaktura olmak üzere iki ayrı projenin yer aldığı belirtildi.
Açıklamada, “Türkiye’de alışveriş merkezi sektörüne getirdiği yeni soluk ve uluslararası vizyonunu, bölgesel ihtiyaçlarla bütünleştirme başarısı” dolayısıyla finale kalmaya hak kazanan Kanyon’un, açıldığı Mayıs 2006’dan bu yana, aralarında Cityscape Architectural Review Mimarlık Ödülü, ICSC Solal Pazarlama Ödülü ve Urban Land Institute (ULI) Awards for Excellence ödülü olmak üzere birçok ödül kazandığı ifade edildi.
İlki geçtiğimiz yıl 28-30 Mart’ta yapılan Dünya Perakende Kongresi, bu yıl 9-11 Nisan 2008 tarihleri arasında Barselona’da gerçekleştirilecek.
Turizmciden konaklama vergisine tepki: Bu darbedir!

İSTANBUL ANKA

 

Türkiye Otelciler Federasyonu (TÜROFED) ile Turizm Yatırımcıları Derneği (TYD), İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı’nın yasalaşması durumunda tüm turizm sektörünün bundan olumsuz etkileneceğini belirterek, “Hükümet, turizm sektörünü, KDV oranlarında indirim yaparak sevindirirken, daha alınan kararın mürekkebi kurumadan tasarıdaki konaklama vergisiyle bu sevincin kabusa dönmesini mi istiyor?” dedi.
Hükümetin, belediyelere gelir sağlamak adına İl Özel İdaresi ve Belediye Gelirleri Kanun Tasarısı’nı yeniden TBMM gündemine getireceğine ilişkin duyum alınması üzerine TÜROFED ile TYD tarafından yapılan ortak açıklamada, tasarının yasalaşmasının turizm sektörüne darbe anlamı taşıyacağına dikkat çekildi.
Açıklamada, taslağın, otel, motel, tatil köyü, pansiyon gibi tesis ve yerlerden günlük yeme, içme ve yatak ücretleri dahil olmak üzere konaklama bedelinin yüzde 3’ü oranında konaklama vergisi alınmasını öngördüğü hatırlatıldı.
Çocuklara sigorta telaşı cezaya davetiye çıkardı

GÜLÇİN ÜSTÜN Ankara

SGK Başkan Vekili Güney, “eski yasanın avantajından yararlansın” diye yeni yasa çıkmadan önce çocuklarını sigortalı yaptıran aileleri uyardı. Güney, “Aileye de işverene de ceza kesilebilir” dedi

Sosyal Güvenlik Reformu’na ilişkin düzenleme TBMM Genel Kurulu’nda görüşülürken, pek çok anne baba çocuklarını yasa yürürlüğe girmeden sigortalı yapmak için harekete geçti. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Vekili Tahsin Güney ise 18 yaşın altındaki çocukların sigortalı olabileceğini, ancak bu çocukların 18 yaşını dolduruncaya kadar geçen çalışma dönemlerinin yaşlılık, malullük ve ölüm aylığı almak için şart olan sigortalılık süresine sayılmayacağını anlattı.
Güney, çocukların sigortalı olmasının yaş ve prim ödeme gün sayısı açısından ise avantaj sağlayacağını belirtirken, çalışmadığı halde sadece yasadan önce sigorta girişi yaptırılan çocuklar için ailesi ve işverenine ceza kesilebileceğini açıkladı.

‘Kayıtdışı için fırsat’
Güney, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasa Tasarısı hakkında bilgilendirme toplantısı yaptı. Milliyet’in sorularını yanıtlayan Güney, son günlerde birçok ailenin çocuklarını sigortalı yaptırdığının anımsatılması üzerine, bazı sektörlerde çocukların çalışmasının önünde yasal engel olmadığını, ancak erken sigortaya girmenin olumlu yönleri kadar olumsuz etkileri de bulunabileceğini anlattı. Güney, çocuklardan çok kayıtdışı çalışanların bir an önce sigortalı olmak için harekete geçmesi gerektiğini söyledi.
Yaşı kaç olursa olsun reklam filminde ya da dizi filmde oynayan bir çocuğun sigortalı olması gerektiğine işaret eden Güney, ağır işlerde çocukların çalıştırılamayacağını belirtti.

‘Ben çocuklarıma yaptırmam’
Güney çalışmadığı halde kâğıt üzerinde sigortalı gözükenlere ilişkin denetimlerin artacağını vurgulayarak, şöyle konuştu:
“5 aylık bir çocuğu bir fabrikada çalışıyor gösterirseniz bu elbette müfettişlerimizin denetimleri sonucunda ortaya çıkar. Çocukları çalışabilecekleri işlerin dışında ağır işlerde çalışıyor gösteren, sadece sigortası başlasın diye işle bağlantısı olmayan bir çocuğa sigorta yaptıran aileler de buna izin veren işyeri de ceza alabilir. Bunun hem idari para cezası hem de evrakta sahtecilikten dolayı ağır yaptırımları var. Ben 18 yaşın altındaki çocuklarımı sigortalı yaptırmıyorum. Çünkü hem çok fazla bir avantajı yok, hem de erken emeklilik ileride onları kayıtdışına itebilir.”

 

Yaş ve prim günü avantajı
Tahsin Güney’in verdiği bilgilere göre, 18 yaşın altında ya da üzerindeki bir kişi, şu anda sigortalı olursa yaş şartı açısından avantaj sağlayacak. Yani yasa yürürlüğe girmeden sigortalı olduğu için 65 değil, kadınsa 58 erkekse 60 yaş şartına göre emekli olacak. Ayrıca bu kişilerin aylık bağlama oranları yasanın yürürlüğe girmesinden sonra sigortalı olanlara göre 10 yıl boyunca 1 puan yüksek olacak.
Yeni yasa emeklilikten sonra SSK’lı olarak ikinci işte çalışanların aylıklarının kesilmesini öngörüyor. Hemen sigortalı olanlar emeklilikten sonra aylıkları kesilmeksizin işçi statüsünde çalışabilecekler. Ayrıca 7 bin 200 yerine 7 bin prim ödeme gün sayısı ile emekli olma imkanı kazanacaklar. Sigortalı olan 18 yaşın altındaki çocuklar da bu avantajlardan yararlanacak.

 

İşe 18 yaşında  girmiş sayılacak
Mevzuata göre, bir kişinin sigorta girişi kaç yaşında yapılırsa yapılsın, 18 yaşında işe başlamış kabul edilecek. Yani 18 yaş öncesi çalışmaları sigortalılık süresini etkilemeyecek.
Buna göre örneğin; 15 yaşında işe başlayan bir çocuk, 25 yaşında malullük sigortasından yararlanmak için başvurduğunda (diğer bütün şartları sağladığını varsayarsak) 10 yıl sigortalılık süresini sağlamadığı için aylık alamayacak. Çünkü ilk üç çalışma yılı 18 yaşı doldurmadığı dönemde geçtiği için dikkate alınmayacak. Ölüm, sakatlık, yaşlılık aylığı gibi sigortalılık süresini esas alan diğer ödemelerde de erken sigorta girişi avantaj getirmeyecek.
Niyet mektubu onaylandı, son kredi dilimi açıldı

EKONOMİ SERVİSİ

IMF ile yürütülen Stand-By Düzenlemesi’nin 7. Gözden Geçirmesi, IMF İcra Direktörleri Kurulu’nca onaylandı ve gözden geçirme süreci tamamlanmış oldu.

 

Böylece 2 milyar 248 milyon SDR (özel çekme hakkı- yaklaşık 3 milyar 644 milyon ABD Doları) tutarındaki kredi dilimi serbest bırakıldı.
28 Nisan’da IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahnn’a hitaben gönderilen niyet mektubunda, ekonomik performanstaki iyi gidişata işaret edilirken, ekoniminin, küresel finansal piyasalarda yaşanan sert dalgalanmalar karşısında göstermiş olduğu dayanıklılığın, son 5 yılda uygulanmış olan ihtiyatlı politikaların bir sonucu olduğu belirtildi. Niyet mektubunda, büyümenin, “küresel eğilimlere paralel olarak ılımlı hale gelse de”, güçlü olmaya devam ettiği, “Rekor düzeydeki petrol fiyatları toplam cari işlemler açığını genişletse de”, enerji hariç cari açığın GSYH’ye oranının istikrarlı bir seyir izlediği kaydedildi. Mektupta, enflasyonun, büyük ölçüde enerji ve gıda fiyatlarındaki küresel artışın etkisiyle hedeflenen seviyenin üzerinde kaldığına, ancak çekirdek enflasyonun son 12 ay içinde önemli ölçüde azaldığına dikkat çekildi.

Program sonrası izleme
Mektupta, dış borçlanma ve net uluslararası rezervlere ilişkin tüm 2007 yılı Ağustos ve Aralık ay sonu hedeflerine ulaşılmasına karşın, enflasyonda, 2007 yılı Aralık ayı sonunda “dış bantın aşıldığı” kaydedildi. Mektupta, alınmakta olan telafi edici tedbirler ışığında, konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlası, KİT’ler hariç konsolide kamu sektörü faiz dışı fazlası, merkezi yönetim ve sosyal güvenlik kuruluşlarının faiz dışı harcamaları ve sosyal güvenlik kuruluşlarının dengesine ilişkin 2007 yılı Aralık ayı sonu performans kriterlerinin uygulanmaması istendi.
Devlet Bakanı Mehmet Şimşek, IMF ile 2. anlaşmayı da başarılı bir biçimde bitirdiklerini belirterek, “Bundan sonraki süreçte IMF’ye olan borcumuz, kotanın yüzde 100’ünün üzerinde olduğu için her halükarda, hiçbir şey yapmasak da ‘program sonrası izleme’ye geçeceğiz” dedi.

Kahn: Dış finans riski
IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Türk ekonomisinin karşılaştığı zorlayıcı dış ortama rağmen makul ölçüde iyi bir performans göstermeyi sürdürdüğünü ve gelecek dönemde Türkiye’nin reform yolunda devam etme sınavıyla karşı karşıya olduğunu belirtti.
Strauss-Kahn, “Arza ilişkin şoklar, enflasyonu yükseltti ve küresel kredi piyasalarındaki dalgalanma, Türkiye’nin dış finans risklerini yükseltti. Son zamanlardaki iç siyasi gelişmeler de yatırımcı hissiyatını etkiledi. Dış ve iç gelişmelere karşın, Türk finans piyasaları geçen yılki yüksek kazançlarının bir kısmını kaybetti” dedi.
Efendim enflasyon inmiyor eyvah! Evet, inmeyecek

EKONOMİ SERVİSİ

Başarılı vergi mükelleflerinin ödüllendirildiği törende konuşan Unakıtan, “Merkez Bankası faizi ister yükseltsin, ister düşürsün, petrolün fiyatı düşmüyor. Enflasyon bu yıl inmeyecek, eyvah! Bu yıl inmez seneye iner” dedi

 

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, enflasyonun bu sene inmeyeceğini belirterek, “Bizim Merkez Bankası faiz yükseltmeyi düşünüyor ama faizi ister yükselt, ister düşür petrolün fiyatı düşmüyor” şeklinde konuştu. Önceki gün köşe yazarları için “köşe takıları” ifadesini kullanan Unakıtan faiz dışı fazladaki düşüşü mali gevşeme olarak değerlendiren köşe yazarlarını bir kez daha eleştirdi.
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO)  “2006 Yılı Başarılı Vergi Mükellefleri ve İhracatçıları Ödül Töreni” ne katılan Unakıtan burada yaptığı konuşmada şöyle dedi:
“Bu yıl büyüme yüzde 4.5 olur. Yüzde 4.5 büyümeyle ‘eyvah yavaşladı’. Dünyaya bak, hesabını ona göre yap. ‘Efendim enflasyonumuz eyvah inmeyecek’. Evet arkadaş enflasyon inmeyecek. Bu yıl inmez ama gelecek yıl iner. Petrol 120 dolara çıkmış. Gel de indir göreyim. Bizim Merkez Bankası belki faiz yükseltmeyi düşünüyor ama faizi ister yükselt, ister düşür, petrolün fiyatı düşmüyor. Enflasyonun temel sebebi bu. Gıda fiyatları artıyor. Bunun önüne geçemezsin.”
Unakıtan Türkiye’nin enerji faturasının 40 milyar dolara yaklaştığını da sözlerine ekledi.

Yılmaz değil Bernanke
Faiz dışı fazlanın yüzde 6.5’ten yüzde 3.5’e düşürülmesinin ‘normal’ olduğunu, uluslararası finans kurumları tarafından da olumlu karşılandığını belirten Unakıtan, “Bizde bazı Maliye bakanları var. Gazetelerin köşelerinde yazıyor. ‘Türkiye’de mali disiplin gevşedi’ diye. Tarihinde görülmemiş bütçelerle gidiyoruz. Açıkları yüzde 11-12’lerden yüzde 1-1.5’lere indirdik” diye konuştu. Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz da faiz dışı fazladaki düşüşün “gevşeme” anlamına geleceğini söylemişti.
Unakıtan, Türkiye’nin dünya ekonomisine daha çok entegre olduğunu belirterek, “Piyasaların kulağı dışarıda. ‘Bernanke ne dedi?’ Yahu, bizim Durmuş Yılmaz ne dedi, diye bakın. Ona bakmıyorlar” dedi.
Özelleştirmenin kısa zamanda bitirilmesi gerektiğini söyleyen Unakıtan “İnşallah Özelleştirme İdaresini kapatmak da bana nasip olur. Bitiririm, bitti, var mı sağda, solda...” dedi.

‘Çek ödemek için terliyorlar’
Unakıtan, “Pirinç kuyrukları başladı” şeklindeki eleştirileri hatırlartarak şöyle devam etti:
“Ne kuyrukları... Deniz Baykal konuşuyor ama Baykal Enerji Bakanı’ydı, benzin yoktu. Kendisi de kış günü içeride paltoyla oturuyordu. Laf etmek kolay. Petrolün fiyatı bu olmuş, kimseye bunun sıkıntısını yaşatma. Bu kolay iş değil. Bu kadar vergiyi ödemiş. Bu kolay iş değil arkadaş. Üç kişi çalıştır da göreyim. Sen ‘yarın çeki nasıl ödeyeceğim?’ diye gece yarısı hiç terledin mi? Yok, maaş alıyor çünkü. Meselelere Ankara’dan bakış başka, İstanbul’dan başka. Biz İstanbul adamıyız.”
Unakıtan, Antalyalılara, yabancıların gayrimenkul satışının iptali için başvuruda bulunanın Antalyalı Baykal olduğunu anlattığını belirterek, “Antalyalılara çile çektirmek için uğraşıp duruyor” dedi. “Müteahhitlerde biraz yamukluluk var” diyen Unakıtan yabancıların tapuda gayrimenkulün gerçek değerini göstermek istediğini ancak müteahhitlerin değeri düşük göstermek istediğini anlattı.

 

Aydın Doğan: Gençlik yıllarımda da buradaydım
İTO’NUN genel merkezinde yapılan törende 2006 yılının başarılı vergi mükellefleri ve ihracatçıları ödüllendirildi.
Törende konuşan Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan “Bizden adam olmaz” gibi deyişlerin gündemden çıkarılması gerektiğini belirtirken, “Bizden bal gibi adam olur. Bizden bal gibi Koç’lar olur, Aydın Doğan’lar olur” dedi.
Gelir Vergisi Altın Plaket Ödülü’nü İTO Başkanı Yalçıntaş’tan alan Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Doğan ise gençlik yıllarında hizmet verdiği bir çatı altında tekrar bir toplantıya katılma fırsatı bulmaktan mutluluk duyduğunu belirtti. Çağlayan, İhracat Altın Plaket Ödülü sıralamasında ilk üçte yer alan şirketlerden THY adına Yönetim Kurulu Başkanı Candan Karlıtekin’e, Tofaş adına CEO Ali Pandır’a, Arçelik adına Genel Müdür Aka Gündüz Özdemir’e ödüllerini verdi.

Koç: Onur duyduk
Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç ise, “Bu üç firma içerisinde iki kurumu temsil etmek ve ilk üçe girmek Koç Holding için çok büyük bir onur” dedi. Maliye Bakanı Unakıtan da kurumlar vergisi alanında ilk üç sırada yer alan İş Bankası, Arçelik ve HSBC Bank temsilcilerine ödüllerini verdi. Petrol Ofisi de bu kategoride dördüncülük ödülü aldı.

 
Cari açık martta yüzde 37 arttı

Türkiye’nin mart ayındaki cari açığı, geçen yılın aynı ayıyla karşılaştırıldığında yüzde 37 oranında artarak 3 milyar 35 milyon dolardan 4 milyar 157 milyon dolara yükseldi.

 

Merkez Bankası tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre dış ticaret açığı, geçen yılın aynı ayına göre yüzde 31.8 oranında artarak 4 milyar 63 milyon dolara yükseldi. Yılın ilk çeyreğinde ise cari açık yüzde 30.3 oranında artarak 12 milyar 40 milyon dolara çıktı. Doğrudan yatırımlar kaleminde ocak-mart döneminde gerçekleşen net sermaye girişi, yüzde 50.5 azalarak 4 milyar 39 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Ekonomi büyüyor, nüfus artıyor, mükellef azalıyor

ANKARA AA

Türkiye nüfusu son 5 yılda 4 milyon arttı, ekonomi son dönemde yavaşlasa da büyümesini hiç durdurmadı. Bütün bunlara karşılık vergi mükellefi sayısı 5 yılda 404 bin azaldı

Türkiye, hızlı nüfus artışının yanı sıra son yıllarda yüksek büyüme rakamları elde ederken, vergi mükellefleri sayısında gerileme oldu. Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan edinilen bilgiye göre, 2003 Şubat ayında 1 milyon 724 bin 754 olan gelir vergisi mükellef sayısı, bu yılın aynı ayında 1 milyon 720 bin 289 olarak belirlendi. Esnaf ve sanatkarların oluşturduğu basit usulde vergiye tabi mükellef sayısı da aynı dönemde 809 bin 174’den 759 bin 558’e düştü.
Son 5 yıllık dönemde en fazla mükellef erozyonu, katma değer vergisinde (KDV) ortaya çıktı. 5 yıl önce 2 milyon 894 bin 190 olan KDV ödeyenlerin sayısı, 5 yıl sonra 2 milyon 273 bin 207’ye geriledi.

Sıkı takip işe yaradı
Söz konusu süreçte sadece kurumlar vergisi mükellefleriyle gayrimenkul sermaye iradı için gelir vergisi ödeyenlerin sayısında artış görüldü. Kurumlar vergisi mükellefleri, 589 bin 992’den 638 bin 695’e, kira geliri elde edip de vergi verenlerin sayısı da 475 bin 811’den 697 bin 665’e yükseldi.
Kira gelirleri için vergi ödeyenlerin sayısındaki bu artışta, Gelir İdaresi’nin kira geliri elde edip de vergisini vermeyenlere yönelik olarak Türkiye çapında başlattığı takibat etkili oldu.
Vergi İstihbarat Merkezi’ndeki bilgilerden de yararlanılan bu takibat sırasında, kira geliri olup beyanda bulunmayan binlerce kişiye ulaşıldı ve bunlardan cezalı tarhiyat yapıldı.
Aynı şekilde, otomasyon sistemi yardımıyla diğer vergi unsurları için de çok sayıda yeni mükellefiyet tesis ettirildi.

Sorun kayıtdışı
Bütün bu çabalara karşın son 5 yılda toplam mükellef sayısında 404 bin 507 adet azalma meydana geldi. 5 yıl önce 6 milyon 493 bin 921 olan gelir, KDV, kurumlar, gayrimenkul sermaye iradı ve basit usule tabi mükellef sayısı, 5 yıl sonra 6 milyon 89 bin 414’e geriledi.
Buna karşılık, bu dönemde Türkiye nüfusu 66.8 milyon kişiden 70.6 milyona çıktı. Türk ekonomisinde de yeni seriye göre 2003 yılında yüzde 5.3, 2004 yılında yüzde 9.4, 2005 yılında yüzde 8.4, 2006 yılında yüzde 6.9, 2007 yılında ise yüzde 4.5’lik bir büyüme sağlandı.
Ancak bu iyileşmeler vergi ödeyenler sayısına yansımadı. Tam tersi bu süreçte vergi verenler azaldı.
Maliye Bakanlığı yetkilileri, mükellef sayısının azalmasında, işini bıraktığı halde kâğıt üzerinde hâlâ mükellef görünen kişilere yönelik resen silme işleminin yanı sıra kayıtdışı ekonominin yüksek oranlarda seyretmesiyle vergiye tabi gelir elde eden kişi ve kuruluşların vergi vermekten kaçınmasının etkili olduğunu belirtiyor.

 
Dünyanın enflasyonu çıkıyor

EKONOMİ SERVİSİ

 

 

Türkiye’nin yıllardır düşürmeye çalıştığı enf-lasyon, dünyanın da en önemli sorunu haline geldi. Gıda, enerji ve hammadde fiyatlarındaki artışla enflasyon tırmanıyor.
Wall Street Journal gazetesinin haberine göre, başta ABD ve Avrupa olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde bu yıl enflasyon ortalama yüzde 2.6 ile son 13 yılın en yüksek seviyesine çıkacak.
Euro Bölgesi’nde enflasyon yüzde 3.5 ile son 10 yılın en yüksek seviyesine çıktı. Japonya’da da enflasyon son 10 yılın zirvesinde. Çin’de ise enflasyon son 11 yılın en yüksek seviyesinde.

Euro’ya geçiş ertelendi
Gelişmekte olan ülkelerde ise enflasyonun yüzde 7.4 ile 7 yılın zirvesine çıkacağı ifade ediliyor. Enflasyon nedeniyle Letonya, Estonya ve Litvanya euro’ya geçişi erteledi. Ülkelerin enflasyonla mücadeleri ise farklılıklar gösteriyor.
ABD ve İngiltere, ekonomik durgunluk riskine odaklanarak, enflasyona rağmen faiz indirimine gitti. Ancak, Avustralya, Şili, Çin, Kolombiya, Macaristan, Polonya, Rusya, Güney Afrika, İsveç, Tayvan, İzlanda ve Peru faizleri artırdı.

Pirinç ve buğdaya sınırlama
Öte yandan Mısır, Hindistan, Kamboçya, Vietnam gibi ülkeler de fiyat artışlarına neden olan pirinç, buğday gibi ürünlerin ihracatını sınırladı. Wall Street Journal, emtia fiyatları şu andaki seviyelerinde kalsa bile şirketlerin daha önceki zamlara verdiği tepkiler nedeniyle küresel enflasyonun önümüzdeki aylarda devam edeceğini yazdı.

 

İstanbul’da suya yüzde 2 zam

İSKİ, enflasyon artışını gerekçe göstererek şehir şebeke suyuna yüzde 2 zam yaptı. Geçen kasım ayında da suya yüzde 15 ile yüzde 134 arasında değişen oranlarda zam yapmıştı.

İSKİ Yönetim Kurulu tarafından alınan yeni zam kararı, 1 nisandan geçerli olmak üzere yürürlüğe kondu. 2008 yılı Ocak ve Şubat aylarında Tüketici Fiyat İndeksi’ndeki artış nedeniyle, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş başkanlığında toplanan İSKİ yönetim kurulu, fiyatlardaki artışı su tarifelerine de yansıtma kararı aldı. Kararda, “Enflasyon oranları Ocak 2008 ayı yüzde 0,80, Şubat ayı için ise 1.29 olarak açıklanmasından dolayı, tarifelerden bahsi geçen iki ayın toplamı yüzde 2.09 oranında arttırılmasına karar verildi” denildi.

Konutlarda 10 metreküpe kadar kullanılan suyun metreküp fiyatı 2 YTL’den 2.04 YTL’ye, 10 ile 20 metreküpe kadar kullanılan suyun metreküp fiyatı 3 YTL’den 3.06, 20 metreküpten fazla kullanımlarda ise suyun metreküp fiyatı da 4 YTL’den 4.08 YTL’ye, işyeri su tarifesi ise 4,3 YTL’den 4,39 YTL’ye çıkartıldı.
Motorinin litre fiyatı 14 Ykr arttı

AA

Akaryakıt ürünlerinden motorinin litre fiyatı BP, Opet ile Petrol Ofisi bayilerinde 13-14 YKr arttı. Motorinin litre fiyatı Ankara’da BP’de 2.81 YTL’den 2.95 YTL’ye, Opet ve Petrol Ofisi bayilerinde 2.82 YTL’den 2.96 YTL’ye yükseldi.
İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakalarında, motorinin litre fiyatı Opet bayilerinde 2.79 YTL’den 2.93 YTL’ye, Petrol Ofisi bayilerinde ise 2.81 YTL’den 2.95 YTL’ye çıktı.
İzmir’de de motorinin litresi Opet bayilerinde 2.78 YTL’den 2.92 YTL’ye ve Petrol Ofisi’nde 2.80 YTL’den 2.94 YTL’ye yükseldi. Bu arada kalorifer yakıtı da 8-9 Ykr arttı.
Kalorifer yakıtı Ankara’da BP’de 1.92 YTL’den 2.00 YTL’ye, Opet’te ve Petrol Ofisi’nde 1.90 YTL’den 1.98 YTL’ye çıktı.        İstanbul’un Avrupa yakasında kalorifer yakıtı BP’de 1.88 YTL’den 1.96 YTL’ye, Anadolu yakasında 1.89 YTL’den 1.97 YTL’ye, Opet’de Avrupa yakasında 1.86 YTL’den 1.95 YTL’ye, Anadolu yakasında 1.87 YTL’den 1.95 YTL’ye ve Petrol Ofisi’nde her iki yakada 1.87 YTL’den 1.95 YTL’ye yükseldi.
Hızlandırılmış KDV dönemi başlıyor

Maliye Bakanlığı, belli koşulları taşıyan mükelleflerin KDV alacaklarına yönelik “Hızlandırılmış KDV İade Sistemi” (HİS) uygulamasını başlatıyor. Bu kapsamda vergi borcu bulunmamak ve en az 5 yıldır mükellef olmak gibi bazı koşulları taşıyan mükellefler sertifika alacak.
Sertifikalı mükelleflerin iade talepleri, teminat, inceleme raporu veya yeminli mali müşavir tasdik raporu aranmadan ödenecek. Başta ihracatçılar olmak üzere vergi iadesinden yararlananların işlemleri hızlanacak. Maliye Bakanlığı’nın HİS’in uygulama esaslarını belirleyen Katma Değer Vergisi Genel Tebliği Resmi Gazete’de yayımlandı. Buna göre, iade hakkı doğuran işlemlere ait katma KDV alacaklarıyla ilgili koşulları sağlayan mükelleflerin talepleri, yeni sistem çerçevesinde karşılanacak. Mükelleflere HİS sertifikası verilecek.
Verilen iadeye inceleme
HİS sertifikası sahibi mükelleflerin iade talepleri, tutarına bakılmaksızın teminat, inceleme raporu veya yeminli mali müşavir tasdik raporu aranmadan yerine getirilecek. İade talebi bir dilekçeyle yapılacak. Bu mükelleflerin nakden iade talepleri, belgelerin tamamlandığı tarihi izleyen 5 iş günü içinde yerine getirilecek.

 
Pirinç stokçusuna çattı, Katar gezilerini savundu

ŞAKİR AYDIN İstanbul

Pirinç spekülatörlerinin üzerine gideceklerini belirten Erdoğan, Katar gezilerini eleştirenlere, "Misak-ı Milli sınırlarına kendisini hapsetmekten övünüyor" dedi

Başbakan Tayyip Erdoğan

Başbakan Tayyip Erdoğan, pirinç fiyatlarında yaşanan artışa değinerek, "Türkiye'de geçmişte vardı, şimdi de pirinç spekülatörleri çıktı. Bunlarda ar diye bir şey yok. Bu tür spekülatörlere aldanmayın, canbazlara aldanmayın. Gerekirse ihbarda bulunun. Bunların üzerine gideceğiz" dedi.
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (MÜSİAD) 17. Olağan Genel Kurul toplantısı dün Cevahir Otel’de Beyazıt Camii imam hatibi Suat Gözütok’un okuduğu Kuran-ı Kerim ile başladı. İstiklal Marşı’nın ardından yapılan "İnsanlık Davası" konulu sinevizyon gösteriminde, Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi tartışmaların yanı sıra türban konusuna vurgu yapıldı.
Sekiz bakanın yanı sıra eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Hak-İş Başkanı Salim Uslu ve İstanbul Ticaret Odası Başkanı Murat Yalçıntaş'ın da katıldığı genel kurulda pirinç fiyatlarındaki artışa değinen Erdoğan şöyle dedi:
"Biz milletçe şunu da yaparız, gerekirse pirinç yemem, bulgur da yemem. Ama buna ihtiyacımız yok, çünkü pirincimiz var. Bakanlar Kurulu’ndan geçti. İthal edilecek."

Katar açıklaması
Kendisi ve bakanları son dönemde sık sık Katar'a gittiği için eleştirilen Başbakan, bu eleştirilere de şu yanıtı verdi:
"Bunların dünyadan haberleri yok. Türk müteahhitlerinin Katar’da son 5 yılda gerçekleştirdikleri proje miktarı 5 milyar dolara ulaştı. Çıkıyor Meclis’te diyor ki, ‘Katar’da ne işleri var.’ Misak-ı Milli sınırları içine kendisini hapsetmekten, sınırlarını dar tutmaktan, değişememekten, değişime direnmekten dolayı kendilerine övünç payı çıkarmaya çalışıyorlar."
Genel kurulda MÜSİAD'ın yeni yönetim kurulu da belli oldu. Başkan Ömer Bolat'ın yeniden aday olmadığı seçime tek liste girdi. Kullanılan bütün oyları alan listede şu isimler yer aldı:
Ömer Cihad Vardan, Ali Rıza Arslan, Mehmet Nuri Görenoğlu, Yusuf Cevahir, Ali Gür, Mehmet Develioğlu, Dursun Topçu, Sadık Ayhan Saruhan, Mehmet Akif Özyurt, Nurettin Nebati, Eyüp Akdağ, Kenan Atalay, Hikmet Köse, Şevket Can Tülümen, Mustafa Erdem, Ali Reis Topçu, Nail Olpak, Eyüp Akbal, Özdemir İçin, Kerim Altıntaş.
GAP’ı işsizin parası bitirecek

ANKARA Milliyet

    * Habere yorum yaz
    * Arkadaşına gönder
    * Sitene ekle
    * Sayfayı yazdır

Başbakan Tayyip Erdoğan'ın büyük önem verdiği Güneydoğu Anadolu Projesi'ni (GAP) tamamlamak için 27.7 milyar YTL maliyeti olan bir paket hazırlayan hükümet, paketin finansmanı için İşsizlik Sigortası Fonu'na yöneldi.
NTV'nin haberine göre, GAP'ı 5 yılda bitirebilmek için gerekli olan 27.7 milyar YTL'lik kaynağın 7.8 milyar YTL'lik bölümü, GAP kapsamındaki kuruluşların kendi bütçelerinden karşılanacak. Kalan 19.9 milyar YTL'nin 15 milyar 945 milyon YTL'si merkezi bütçeden sağlanacak. 2 milyar YTL ise kamu-özel işbirliği modelleriyle finanse edilecek. Bütçeden karşılanacak yaklaşık 16 milyar YTL'lik bölüm için kaynak arayışlarını sürdüren hükümet, İşsizlik Sigortası Fonu'na yöneldi.

Hükümetin iki formülü
Erdoğan'a da iletilen plana göre, fon kaynaklarının GAP'ta kullanılması için iki formül geliştirildi. Birinci formülde fona aktarılan yüzde 1'lik devlet payının 5 yıl süreyle GAP'ta kullanılması öngörülüyor. Birikecek kaynağın yüzde 80'i doğrudan GAP, yüzde 20'si ise aktif işgücü tedbirlerine kullanılacak.
Diğer formül ise fondaki paranın kamuya ait 8 milyar YTL'lik bölümünden faydalanılmasını içeriyor. Kamu payının 4 milyar YTL'nin üstündeki nemasının 5 yıl süreyle GAP çalışmalarına aktarılması planlanıyor.

Sendikalar bilgilendirildi
Hükümet, bu planını işçi ve işveren konfederasyonlarına iletti. Konfederasyonlar planı bu hafta değerlendirecek. Konfederasyonlar, hafta sonu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'le yapılacak toplantıda da görüşlerini belirtecek.
Teklifin, Sosyal Güvenlik Yasası'nın Meclis'teki görüşmeleri sırasında siyasi partilere de aktarıldığı, fon kaynağını kullanma planının, yasanın 92. maddesine eklenmesinden ise sosyal taraflarla görüşmek istenmesi üzerine vazgeçildiği de kaydedildi.

Erdoğan: 5 yıl içinde bitecek
Erdoğan, GAP'ın 5 yıl içerisinde bitirileceğini açıklamıştı. Son 5 yılda yaklaşık 8,5 katrilyonu sadece Doğu ve Güneydoğu'ya harcadıklarını belirten Erdoğan, "Şimdi Güneydoğu Anadolu Projesi'ni başlattık, kaldığı yerden devam ediyoruz. 12 ila 15 katrilyon lira arasında bir harcamayı buraya yapıyoruz. Hedefimiz, inşallah, 5 yıl içerisinde bu projeyi bitirmek. İnşallah Silvan, Cizre barajları. İnşallah, sulama kanalları, yağmurlama ve damlama sistemiyle, inşallah tarımda yağmurlamayı getireceğiz, damlamayı getireceğiz" diye konuşmuştu.
Güler: Soma’da 40 milyar dolarlık kömür var

EKONOMİ?SERVİSİ

Güler Soma’dan getirilen kömürü öptü. AA

 

Enerji Bakanı Hilmi Güler, Soma’da 2.4 milyar tonluk kömür rezervi olduğunu söyledi. Yurt Madenciliğini geliştirme Vakfı tarafından düzenlenen Maden Türkiye 2008 Fuarı’nın açılışında konuşan Güler Soma’daki rezerv için, “Çıkarıp, yıkanıp işlendikten sonra 40 milyar dolar getirecek” dedi.
Güler şöyle konuştu: “MTA’yla yeni kömür sahaları bulduk. Bunu tekrar değerlendireceğiz. Nedense bazı kesim kömürü kirli, pis diye tanıttı, ama bugün Amerika elektriğinin yüzde 50’den fazlasını kömürden elde ediyor. Almanya ve Rusya aynı... Biz de bu şekilde yapacağız. Bunun için Afşin Elbistan dahil yeni bulduğumuz sahaları özel sektöre açacağız. Çayırhan’da mesela çok güzel bir üretim yapıldı. Yatağan, Kemerköy, Yeniköy ve Soma, bunlar da süratli şekilde ele alınacak ve yeni kömür santralleri yapacağız. Yapmaya da mecburuz.”
Maden arama konusunda daha derinlere ineceklerini vurgulayan Güler, MTA’nın ortalama yaptığı sondaj derinliğinin 180 metre olduğunu, bu rakamın Avrupa Birliği ülkelerinde bin 200 metreyi bulduğunu,Türkiye’nin de çalışmalarını daha derinlere indirmek istediğini sözlerine ekledi.
Çin korkusu marka tescilini artırdı

SELMA ŞENOL

Dünyada 2007'de toplam 39.945 marka için uluslararası alanda tescil başvurusu yapıldı. Yabancılar, markalarını en fazla Çin'de tescil ettirmek istedi. Türkiye de tercihlerde bir basamak yükselip 9. oldu

Kemal Yamankaradeniz

 

Dünya Sınai Mülkiyet Organizasyonu (WIPO) 2007 yılında tüm dünyada 39 bin 945 adet uluslararası marka tescil başvurusu yapıldığını açıkladı. Tescil başvuruları bir yılda yüzde 9.5 arttı. Uluslararası marka tescili, kendi ülkesinin dışında da pazarlanan ve üretilen ürünlerin isim haklarının, taklit ve sahteciliğe karşı korunması anlamına geliyor.
WIPO'ya göre geçen yıl, Alman başvuru sahipleri markalarını koruma konusunda son 15 yılda olduğu gibi en üst sırada yer aldı.  WIPO aracılığıyla uluslararası başvuruda bulunan ülkeler arasında Almanya 6 bin 90 adetle yüzde 15.2'lik, Fransa 3 bin 930 adetle yüzde 9.8, ABD ise 3 bin 741 adetle yüzde 9.4'lük paya sahip oldu.

Hedef pazarı seçiyorlar
Veriler, uluslararası marka sahiplerinin kendilerine hangi ülkeleri hedef pazar olarak gördüklerini de ortaya koydu. Marka sahipleri, birden fazla ülkede markalarının korunma hakkını talep edebiliyor. Bir marka, en fazla hangi pazarlarda yer almak istiyorsa o ülkeleri seçiyor.
Bu kapsamda Çin, uluslararası marka sahiplerinin en fazla seçtiği ülke olurken, Türkiye 2006'ya göre bir basamak yükselişle 9'uncu sırada yer aldı. Seçilen ülkelerde marka tescili için 2006’ya göre yüzde 1.5 artışla toplam 370 bin 234 adet başvuru oldu.
Türkiye'den uluslararası alanda gerçekleşen marka başvurularının yarısına aracılık eden Destek Patent'in Yönetim Kurulu Başkanı Kemal Yamankaradeniz, Türkiye ekonomisinin son dönemdeki büyüme hız ve istikrarının, yabancı yatırımcılar açısından da cazip görüldüğü için, Türkiye'de markalarını tescil ettirme gereği duyduklarını söyledi.

 

 

 
IMF’den Türkiye’ye özel sektör borcu uyarısı

IMF’nin Avrupa Departmanı Direktör Yardımcısı Ajai Chopra, Türkiye’nin özel sektör borçları açısından Orta ve Doğu Avrupa’daki diğer ülkelere göre daha fazla riskle karşı karşıya olduğunu ve bu konuda temkinli olması gerektiğini söyledi.
Chopra, Viyana’da yaptığı açıklamada, “Türkiye’nin durumuna baktığımızda, özel sektör borçlanmalarında daha riskli konumda. Bu dikkatle izlenmesi gereken bir durum” dedi. Geçen yılın sonu itibariyle Türkiye’nin özel sektör dış borç stoku 158 milyar dolardı.

Cari açık vurgusu
IMF’nin önceki gün Avrupa raporunu açıkladığını hatırlatan Chopra, Türkiye’nin bölgedeki diğer ülkeler gibi IMF’nin önerilerini dikkate alması gerektiğini belirtti. Chopra, “Enflasyon baskıları, Avrupa’daki birçok gelişmekte olan piyasada kesinlikle önemli kaygı nedeni” dedi.
Politika yapıcılarının ülke içindeki ve dışındaki baskılarla nasıl başa çıkacaklarına hızlıca karar vermeleri gerektiğini de söyleyen Chopra, “Bu ülkelerin birçoğu için standart makroekonomik kırılganlık göstergeleri, örneğin cari açığın boyutu, alarm veriyor” diye konuştu.
Kıdem tazminatına ‘sosyal barış’ ayarı

GÜLÇİN ÜSTÜN Ankara

Kıdem tazminatı değişikliğinin, hükümet ile sendikalar arasında üst üste gerginlik yaşandığı için istihdam paketinden çıkarıldığı belirtildi. Düzenleme Sendikalar Kanunu’na ekleniyor

İş dünyasının uzun süredir beklediği, işgücü maliyetlerini azaltıcı teşvikler içeren ‘istihdam paketi’ Bakanlar Kurulu’nda imzaya açıldı. Önce sosyal güvenlik tasarısı, ardından da 1 Mayıs’ın tatil edilmemesi nedeniyle sendikalarla yaşanan gerginlik, hükümetin kıdem tazminatına ilişkin düzenlemeyi tasarıdan çıkarmasına neden oldu.
Sendikalar kıdem tazminatını bireysel fona dönüştürmeyi öngören düzenlemeye karşı çıkmış, Türk-İş kıdem tazminatına dokunulmasının genel grev nedeni olacağını söylemişti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, istihdam paketi hakkında Meclis’teki siyasi parti gruplarına da bilgi verdi.
 
İşsizlik ödeneği yüzde 40 artıyor
Çelik’in siyasi partilere sunduğu metinde, kıdem tazminatının yatırım fonuna dönüştürülmesine ilişkin düzenleme istihdam paketinde yer almazken bu düzenlemenin sendikalar kanunuyla ilgili pakette yer alacağı öğrenildi.
SSK priminde 5 puanlık indirim öngören düzenleme ise 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe girecek. Kadınlarda ve genç işsizlerde işsizliği azaltmak amacıyla kadın istihdamında ve 18-29 yaş arasındaki işçi istihdamında 5 yıl süreyle kademeli teşvik getiriliyor.
İşsizlik Fonu’ndan işsizlere yapılan işsizlik ödeneğinin hesabında asgari ücretin neti yerine brüt tutarı esas alınacak. Böylece işsizlik ödenekleri yüzde 40 oranında artacak.
Özürlü istihdamıyla ilgili işveren payı Hazine tarafından karşılanacak. Hükümlü zorunlu istihdamı yasadan çıkarılacak.
‘Alt işveren’ olarak bilinen taşeron firmaların Tuzla’daki kazalarda gündeme geldiğini belirten Çelik, alt işverenlerde, mesleki eğitimin zorunlu hale getirileceğini kaydetti.  Düzenlemenin son hali henüz sosyal taraflara gönderilmezken, sendikalar kıdem tazminatının taslaktan çıkarılmasını olumlu buldu. Ancak kıdem tazminatı yükünün ağırlığından şikayetçi olan işveren kesimi bu konuda bir düzenleme yapılması talebini yineledi.

 

Yıpranma hakkı tekrar gündeme gelecek
AKP MYK toplantısında, Sosyal Güvenlik Yasa Tasarısı’nda büyük tartışmalara neden olan yıpranma hakkı tekrar ele alındı. Bazı üyelerin çıkan yasaya itiraz etmeleri üzerine milletvekilleri ve gazetecilerin de içinde olduğu bazı meslek gruplarının yıpranma hakkının tekrar gündeme getirilmesi benimsendi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da itirazlara göre bu konuyla ilgili Bakan Çelik’in çalışma yapmasını istedi. Ancak yıpranma hakkının kimleri kapsayacağı belli olmadı.
ABDULLAH KARAKUŞ Ankara
Erzurum kendi et ihtiyacını karşılayamaz hale geldi

 

Türkiye’nin hayvancılık merkezi olan Erzurum’un kırmızı et ihtiyacını karşılamak için başka kentlerden hayvan getirilmeye başlandığı bildirildi. Erzurum Kasaplar Odası Başkanı Kenan Ejder, kentte hayvancılığın eski günlerine döndürülmesi için teşvik gerektiğini söyledi.
Erzurum Besiciler Odası 2. Başkanı İhsan Bozkır da yem fiyatlarının ikiye katlanmasının yetiştiriciyi darboğaza soktuğunu, hayvan varlığını artırmak için en az 2 yıl dişi hayvan kesiminin yasaklanmasının şart olduğunu anlattı.
‘Biyoyakıt günah keçisi oldu’

 

Alternatif Enerji ve Biyodizel Birliği Derneği (Albiyobir) Başkanı Tamer Atacan, biyoyakıtın, tarımsal ürünlerde son dönemdeki fiyat artışının nedenlerinden biri olarak sayılmasına tepki gösterdi. “Gıda fiyatlarının, biyoyakıt üretimi nedeniyle arttığını söylemek, meseleyi saptırmaktır” diyen Atacan şu bilgileri verdi:
“Avrupa’da toplam tahıl ve yağlı tohumların yüzde 1.4’ü, ABD’de de yüzde 2.3’ü biyoyakıt üretimi için kullanılıyor. Yani bütün yaygara bunun için kopuyor. Oysa tarımsal ürünlerin fiyatlarının artmasının başlıca dört nedeni var. Öncelikle küresel ısınma, tarımsal üretimde kullanılan araziyi azaltıyor ve verim kaybına yol açıyor. İkinci olarak tarımsal üretimde maliyetin dörtte birini oluşturan akaryakıt fiyatları artıyor. Çin ve Hindistan’ın artan talebiyle tarım ülkelerinde politika yapıcıların öngörüsüzlükleri de bu tabloya eklenince fiyatlar yükseliyor.”

‘Türkiye’de üretim çok az’
Dünyadaki bu tablonun yanı sıra Türkiye’de ise “Gıda fiyatlarını biyoyakıt artırıyor” demenin gerçekten mümkün olmadığını vurgulayan Atacan şunları söyledi:
“Türkiye’de ciddi bir biyoyakıt üretimi yok. Geçen yıl toplam üretim 15-20 bin ton düzeyinde oldu. Bunun bir kısmı atık yağ ve mayonezden, bir kısmı da sözleşmeli çiftçilere ektirilen kanola ve aspirden üretildi. Bu 20 bin ton biyoyakıtın tamamını kanoladan üretseydik bile bunun için 40 bin dekar gibi bir alanda ekim yapmak yeterli olurdu ki bu, bir şahsın bile mülkiyetinde olabilecek bir tarım arazisi demek.”
Atacan, günah keçisi olarak gösterilen biyoyakıtın karbondiyoksit salınımının fosil yakıtlara göre üçte bir daha az olduğu ve atıklardan üretilebildiği için çevreye olan faydalarına değindi.

 
Büyük marketlere ‘fiyat artırma’ suçlaması

LONDRA AA

İngiltere’de büyük süpermarketlerin anlaşarak fiyatlarını artırdıkları ve piyasa denetçilerinin bu kuruluşların elektronik posta yazışmalarını ele geçirerek bu durumu tespit ettikleri öne sürüldü.
Son bir yılda gıda fiyatlarının yüzde 15 arttığına dair araştırmaların yayımlandığı ülkede faaliyet gösteren, Tesco, Asda, Sainsbruy’s ve Morrison adlımarketlerin ofislerinden toptancılarla yapılan bütün yazışmaların Office of Fair Trading (Dürüst Ticaret Ofisi) tarafından ele geçirilip izlendiği belirtildi.
100’ü aşkın uzman ve avukatın görev yaptığı soruşturmanın, tarihin en büyüklerinden biri olduğu açıklandı. İngiltere’de son günlerde gıda fiyatlarında yaşanan büyük artış pek çok haber ve araştırmaya konu olmuştu. Gıda fiyatları son bir yılda yüzde 15 oranında artmış ve bir ailenin yıllık gıda gideri de 800 sterlin civarına yükselmişti.
İngiltere’de süpermarketlerin rekor kârları da gıda fiyatlarındaki artışı doğrular nitelikte görülüyor. Bu marketlerden biri olan Tesco’nun son bir aylık kârının 2.8 milyar sterlin olduğu açıklandı.

 
Türkiye, ABD’nin korsan listesinden çıktı

Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, ABD’nin Türkiye’yi fikri mülkiyet haklarının korunması alanındaki eksiklikler nedeniyle izlenecek ülkelerin belirlendiği ‘Special 301’ listesinden çıkardığını belirterek, kararın, yabancı yatırımları olumlu etkileyeceğini söyledi.
Tüzmen, ABD Ticaret Temsilciliği’nin her yıl yayımlanan ‘Special 301’ kararıyla ilgili yaptığı açıklamada, bu raporda, fikri mülkiyet haklarının korunması alanındaki eksiklikler nedeniyle izlenecek ülkelerin belirlendiğini kaydetti.
Eksikliklerin giderilmemesi durumunda, ticari ilişkilerde yaptırım uygulanacak ülkelerin listesinin yayımlandığını kaydeden Tüzmen, Türkiye’nin 4 yıldır öncelikli izlenecek ülkeler listesinde yer aldığını hatırlattı.
Türkiye’nin listeden çıkarılmasının, Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen yabancılar açısından önemli olduğunu ifade eden Tüzmen şöyle dedi: “Ayrıca, ABD’nin bazı ürünlerde ülkeye gümrüksüz ihracat yapmamıza olanak sağlayan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi’ndeki yerimizin korunması yolunda da önemli olacak bir gelişmedir.” n ANKARA AA

 
Pirinçten sonra kırmızı mercimek de alarm veriyor

ANKARA AA

Güneydoğu’daki kuraklık, üretiminin yüzde 86’sı bölgede yapılan kırmızı mercimeği tehdit ediyor. TMO’ya mercimek alımı yaparak piyasayı düzenleme çağrısı yapıldı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yaşanan kuraklık nedeniyle bölgede buğday ve arpada zarar oranlarının yüzde 90’a, kırmızı mercimekte yüzde 60’a ulaştığını söyledi.
Bayraktar, düzenlediği basın toplantısında geçen yıl yaşanan kuraklığın tarıma verdiği zararın 5 milyar YTL olarak hesaplandığını ve tarımda yüzde 7.3 küçülme meydana geldiğini belirtti.
Bu yıl da ilk verilere göre, Güneydoğu’da kuraklık yaşandığını ifade eden Bayraktar, önlem alınmaması durumunda kuraklık nedeniyle Güneydoğu’dan göçün artacağı uyarısında bulundu.
Hububat ve baklagil hasadının başlamasına bir ay kala Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde hasat yapılacak buğday, arpa ve kırmızı mercimeğe rastlamanın çok zor olacağının anlaşıldığını ifade eden Bayraktar, özellikle pirinçte yaşanan sıkıntının kırmızı mercimekte de yaşanabileceğine dikkat çekti. Bayraktar, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) mercimek alımı yaparak piyasayı düzenlemesi gerektiğini bildirdi.

‘Süt gözden kaçmasın’
Türkiye kırmızı mercimek üretiminin yüzde 86’sının Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden karşılandığını anlatan Bayraktar, bu bölgedeki yüzde 60 oranındaki ürün kaybının Türkiye kırmızı mercimek rekoltesinin yüzde 50 oranında azalmasına sebep olabileceğine dikkati çekti.
Üreticinin hasat döneminde kilogramını 0.75 YTL’ye sattığı kırmızı mercimeğin perakende de 2.60 YTL’ye satıldığını ifade eden Bayraktar, “Görüldüğü üzere diğer ürünlerde görülen vurgun baklagillerde de yaşanmaktadır. Bu vurgunun ‘ürün yok’ gerekçesiyle 2008 yılında da devam etmemesi için, TMO güçlü bir müdahale kurumuna dönüştürülmelidir” dedi.
Bayraktar, pirinç fiyatlarında gerileme görüldüğünü, 25 Nisan 2008 itibariyle marketlerde ortalama pirinç fiyatlarının ortalama 3.16 YTL/Kg’a kadar gerilediğini, fiyatların önümüzdeki günlerde daha da düşmesini beklediklerini kaydetti.
Pirinçteki fiyat spekülasyonunu tartışırken, sütteki spekülatörlerin gözden kaçtığını savunan Bayraktar, şunları kaydetti:
“Özellikle süt sanayicileri, halkımızın en çok tükettiği süt ürünü olan peynir fiyatlarında yüzde 32.9 artış yapmışken perakendeciler yüzde 90 civarında artış yapmışlardır. Üreticilerimizin sattığı çiğ sütün fiyatı yüzde 15 oranında düşmüşken tüketici fiyatlarındaki bu artışı anlamak mümkün değil.”

 
‘Türkiye yabancı sermaye girişinde öne çıkmadı’

ANKA

Dünya Bankası’nın Türkiye’yle ilgili hazırladığı “Ülke Ekonomik Memorandumu” adlı raporu yayımlandı. Raporda, son dönemde gerçekleştirilen yüksek büyüme, ülkenin önündeki ekonomik-sosyal politika zorlukları ve yönetimin bu zorluklara karşı alabileceği seçenekler değerlendirilirken kritik saptamalar da yapıldı.
Raporda, Doğrudan Yabancı Yatırımlar’da dikkat çekici iyileşmeye karşın Türkiye’nin net yabancı yatırım girişinde, yeni Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin çoğu dahil rekabetçi ülkelere göre geride kaldığı vurgulandı. Ayrıca, bu alandaki para girişiminin diğer ülkelerin aksine üretime gelmediği daha çok hizmetler sektörüne aktığı vurgulandı.
Raporun “Kamu Yönetimi” bölümünde “Yolsuzluğu denetim altına almak için kurumsal bir çerçeve yaratmada ilerleme dikkate değerdir fakat daha fazlası başarılabilir” denilirken kamu görevlileri için dokunulmazlığın üzerine eğilmek gerektiği belirtildi.
Raporda ayrıca “Yargıda tam bağımsızlığı sağlayacak reformlar tavsiye edilebilir. Yargıçlar ve savcılar şu anda yönetimsel olarak hala yargıda göreve getirme, terfi ve eğitim üzerinde önemli etkisini koruyan Adalet Bakanı’na bağlıdır” denildi.

 
Nestle, Mövenpick dondurmayı getiriyor

EKONOMİ SERVİSİ

 

Geçen yıl Türkiye’de yüzde 42’lik büyüme katederek 700 milyon YTL ciro elde eden Nestle, İsviçre’nin dünyaca ünlü dondurma markası Mövenpick’i Türkiye’ye getiriyor.
Nestle’nin Türkiye’de 100. yılını kutlayacağı 2009 yılında 1 milyar YTL ciro hedeflediklerini kaydeden Nestle Türkiye CEO’su Dr. Hans-Ulrich Mayer, Mövenpick dondurmalarını yaz sezonunda Türk tüketicisiyle buluşturacaklarını, yeni kategoriyle birlikte bu sene yüzde 30 oranında büyümeyi planladıklarını söyledi.

 



                                            MAYIS EKONOMİ HABERLERİ



ABD’den Turkcell’e Suriye uyarısı

Amerika’nın Turkcell’e ambargo uyguladığı bir işadamına ait olan Suriyeli cep telefonu operatörünü satın almaması konusunda baskı uyguladığı belirtiliyor. Bazı diplomatlar ve Arap sermaye çevrelerine göre Amerikan Maliye Bakanlığı, Turkcell hissesine sahip Amerikalı yatırımcıları da uyardı.
Söz konusu kaynaklar, Amerikan Maliye Bakanlığı’nın Turkcell’in 1 milyar doları bulan bu alışverişi yeniden düşünmesini ve satışın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın kuzeni Rami Makluf’a yüklü miktarda para transferinin yasal sakıncalar doğurabileceğini fısıldadığını kaydediyor.
Turkcell’den yapılan açıklamada “ABD ile Suriye arasındaki durumun farkındayız. Ancak Turkcell bir Türk şirketi olduğundan, bu satın almayı gerçekleştirmesinde hiçbir engel yoktur” ifadesini kullandı.
Syriatel şirketinin yüzde 69’una sahip olan Beşar Esad’ın kuzeni Rami Makluf, Washington tarafından bu yılın şubat ayında bazı yolsuzluklara karıştığı gerekçesiyle ambargoya maruz kalmıştı. Amerikan yönetimi, uyguladığı ambargo kapsamında Amerikan vatandaşlarının Makluf’la iş yapmasını yasaklamıştı. Makluf, daha önce Amerika tarafından kendisine yöneltilen suçlamaların haksız olduğunu belirtmiş ve ABD’de serveti bulunmadığını, işyerlerinde binlerce Suriyeli’ye yasal olarak çalıştırdığını açıklamıştı.

 
Doğan Yayın, İddaa ihalesine İtalyan Lottomatica ile girecek

 

Doğan Yayın, önümüzdeki dönemde yapılması beklenen İddaa ihalesine İtalya’nın önde gelen medya ve finansal hizmetler şirketlerinden Lottomatica ile ortak iştirak edilmesi için mutabakat zaptı imzalandığını bildirdi.
Doğan Yayın’ın İMKB’ye yaptığı açıklamada ortaklığın ‘prensipte’ yüzde 50 / 50 oranında olacağı ve bu amaca yönelik olarak bir konsorsiyum oluşturulacağı veya şirket kurulacağı belirtildi.

 
‘Parayı kasaya koyduk, Katarlı ortak RTÜK’ün meselesi’

Nedim Şener

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Ahmet Ertürk

 

Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Ahmet Ertürk, Sabah - atv satışında, alıcı şirketin ortaklık yapısını değiştirmesinin kendileri açısından devire engel oluşturmadığını ve konunun RTÜK’ü ilgilendirdiğini belirtti.
‘Bazı grupların ihaleden telkinle çekildiği’ne inanmadığını belirten Ertürk, Çalık grubunun kamu bankalarından kaynak kullanması konusunda da şunları belirtti:
“Tahminim, Ahmet Bey’in (Çalık) dizayn ettiği finansal paket yurtdışındaki finansal kriz nedeniyle aksamaya uğradı ve Ahmet Bey’in böyle bir yola gitmesine yol açtı diye düşünüyorum. Çünkü Ahmet Bey’e bir kamu bankasından kaynak kullanacağını duyduğumu söylediğimde, ‘Hayır, böyle bir planımız yok, bizim planımız hazır’ demişti. Kamu bankalarından kaynak bulacağız deseydi de bizim için bir önemi olmazdı.”
Ertürk’ün sorularımıza yanıtları şöyle:

SINIR?YABANCIYI CAYDIRDI
Atv ve Sabah konusudaki genel eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz?İhale şartları şeffaf olarak yayımlandı. Ön yeterlilik şartları ile macera arayanlara kapıyı kapatmıştı. Başlangıçta yoğun bir ilgi vardı. 7 şartname alındı. Telaffuz edilen rakamlar da bugünkünden büyüktü. Bu arada ABD kaynaklı kriz belirtileri ortaya çıkmıştı. Ama yatırımcılar sıkıntıyı hissetmeye başlamıştı. Yabancı sınırlaması da (yüzde 25) ilgiyi azalttı.
Veri odasına 3 aday girdi. 2’si teklif gününden bir gün önce çekildi. Biri uzatma istemişti ama bir neden de yoktu. Diğeri fiyatın yüksekliğinden bahsederek çekildi. Geriye Çalık grubu kaldı. Çalık grubu başlangıçta çok iddialı değildi. Benim izlenimim buydu. Talep ettiğimiz fiyatı verince ihaleyi aldı.
Çekilmelerin önemli nedeni kriz şartları olabilir. Başka bir veriye sahip değiliz. Telkinle çekilmiş olacaklarına ihtimal vermiyorum.

Hüsnü Özyeğin’in telkinle çekildiği yazıldı. Böyle bir telkin olduğu ortaya çıkarsa, sizin açınızdan bir sonucu olur mu?
Bunlar ispatlanması zor şeyler. Hüsnü Bey bir şirket kurdu ama şartname bile almadı. Niyet düzeyindeki ilgide değişim olabilir.

KEŞKE?KATILIM ÇOK?OLSAYDI
İhale içinize sindi mi?
Açık söyleyeyim, katılımcı sayısı çok olsaydı, bu tartışmalar olmasaydı çok daha mutlu olurduk. Buna rağmen sürecin şeffaf olmasından ve rakamın da arzu ettiğimiz şekilde olmasından şikâyetçi değiliz. Değerleme şirketinin sunduğu fiyatı, şartlar kötüye gitmesine rağmen yukarı çekebildik. Kredi tarafına karışmıyorum. Bizim dışımızda. Türk bankalarından kredi kullanılmayacak diye bir şartımız yoktu. İhaleyi yaptık ve parasını kasamıza koyduk. Saymakla meşgulüz.

“Eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın Yüce Divan’da yargılanmasına yol açan Türkbank ihalesini çağrıştırıyor” şeklinde yorumlar var. Bir endişe hissi var mı?
Bizimle ilgili olmayan konulardır. İlk tartışma tek katılımcı olmasıydı. Ama bunun nedenini herkes anlıyor. Tek katılımcı olması adının Ahmet olması ve Malatyalı olması tartışmaları başlangıçta yapıldı ama bütün bunlar tesadüftü. Bunları ben dizayn edemezdim. Soyadının Başkan Yardımcımız Fethi Çalık ile aynı olması bizim espri ile karşılayabileceğimiz tesadüflerdi. Ama bunlar politik tartışmalar. Bunu da doğal karşılıyorum.

Turkuvaz’ın yapısına RTÜK itirazı vardı ve süre vermişti. Bu arada Katarlı bir ortak ortaya çıktı. Kesin devir için RTÜK sürecinin beklenmesi gerekmez miydi?
Hayır. RTÜK web sitesine girdiğinizde ATV’nin sahibi Turkuvaz olarak onaylamıştır. RTÜK iki ay önce onay vermekle Turkuvaz’ı tescil etti. Bizi ilgilendiren süreç paranın tahsiliydi. Şartnamemizde 1 yıl içinde yüzde 25’ten fazlasını başkasına devredemez şartı koyduk. Katarlı ortak bu sınıra uydu. Katarlı konusu RTÜK’ü ilgilendiriyor. RTÜK de aykırı durum görürse süre verip düzelttiriyor.

 

Çalık bana ‘kamu bankasından kredi almayacağım’ demişti
Çalık grubu neden çekinceleri dikkate almadı, ‘özkaynak yeterliliğine dikkat ettik’ diyorsunuz, o zaman neden ihaleyi kamu bankalarından aldığı krediyle finanse etti?
Ahmet Bey bizimle en az temas kuran gruptu. Biz birkaç kez aradık. Çalık grubu ile yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenim,  Ahmet Bey’in dizayn ettiği finansal paket yurtdışındaki finansal kriz nedeniyle aksamaya uğradı.
Bu benim öngörüm, tahminim. Bu başlangıçtaki finansal paketin sarsılması Ahmet Bey’in böyle bir yola gitmesine yol açtı diye düşünüyorum. Çünkü başlangıçta Ahmet Bey’e bir kamu bankasından kaynak kullanacağını duyduğumu söylediğimde, “Hayır, böyle bir planımız yok, bizim planımız hazır” demişti. Oradan da anlıyorum ki, başta hazırlanan finansal paketin bozulması nedeniyle böyle bir yola başvurdular.
Kamu bankalarından kaynak bulacağız deseydi de bizim için bir önemi olmazdı. Sonuçta bankacılık işidir. Banka - müşteri ilişkisidir. Kredibilite ölçümüyle yapılan bir iştir.


 
 
  Bugün 3 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol